16 Şubat 2011 Çarşamba

konya bozkır

Bozkır' daki insanların günlük hayatlarında kullanmış oldukları konuşma dilleri, Türkiye Türkçesi' nin; saflığına, arılığına, sadeliğine, temizliğine ve duruluğuna ülkemizdeki en güzel örneklerden birisi olması açısından önem arz etmektedir.
Bozkırlıların günlük hayatta kullandıkları konuşma diline ait tespiti yapılabilen kelimeler aşağıda alfabetik şekilde sıralanmıştır.

A
Aarı (Añarı) :Boyunca, hizasınca, takip ederek
Aba :Abla
Abdıl :Avlu
Absab :Çamaşır
Acans :Ajans, haber.
Accık :Azıcık.
Ağa :Ağabey.
Ağı :Zehir
Ağşam :Akşam.
Ahmat :Ahmet
Alettirik :Elektrik.
Alı :Ali
Alıç :Yabani elma
Alık :Merkebin üstüne atılan paçavra.
Allehem :Galiba, herhalde.
Allengirli :Gösterişli, dolaşık anlamlarında kullanılır.
Alma :Elma.
Ana :Anne.
Anamil :Annemgil.
Angışmak :Tırmanmak.
Annaç :Karşımda, yamacımda.
Arık :Küçük su yolu.
Armıt :Armut.
Aş :Yemek
Aşna :Haşarı, yaramaz.
Aspap, asbap :Elbise.
Atgı :1-Kaşkol, 2-Harman aleti.
Avar :Sebzelik.
Avgas :Suyun önüne çekilen küçük set.
Aydaş :Zayıf kalmış, gelişmemiş.
B
Baç :Hayvan pazarında Belediyece hayvan alım satımlarındaki vergi.
Babıç :Ayakkabı
Babamil :Babamgil
Badılcan :Patlıcan
Bağırtlak :Boyuna, bağıra dolanan böz örtü.
Bahalı :Pahalı
Baklavu :Baklava.
Bangga :Banka
Barı :Yığılma, bir yüzeyde birikme.
Barnak :Parmak.
Basındık :Bastık
Batırık :Bulgur veya düğüden yapılan mahalli bir yemek türü.
Batma :Çeşmelerin önündeki küçük havuz
Batman :Eskiden, iki-sekiz okka arasında değişen ağırlıklara verilen
Ağırlık ölçüsü birimidir. (1 Okka = 1.283 gram)
Bazar :Pazar
Bayam :Badem
Beğensimemek :Beğenmemek.
Belik, Belinik :Bölünük, bölünmüş.
Beneğarı :Düne göre daha iyi.
Beketmek :Kapatmak (tencere, çömlek gibi şeyleri.)
Beldenat :Dişli harman aleti.
Beze :Yufka açmak için hamurdan koparılan yumurta büyüklüğündeki parça.
Bicama :Pijama.
Bicik :Göğüs, meme
Bidik,bittik :Mayalı ekmek.
Birki :Sanki.
Birerleş :Birlikte, yardımlaşarak.
Bistancık :Kertenkele yavrusu
Bişek :Yayık aleti.
Bişi :Tavada yapılan hamur kabartması.
Bişirgeç :Ekmeği sac üstünde çevirmeye yarayan ağaçtan alet.
Bitik :Pekmezin kristalleşmiş hali
Boduç :Orta boyla su testisi.
Bohca :Köy ihtiyar heyetinin köylüden aldığı bir çeşit vergi adı.
Boranı :Pancar ve kabaktan yapılan yemek.
Böcü :Böcek.
Böğelek :Meyve ağaçlarında görülen bir hastalık türü.
Böğet :Set, barikat
Böğün :Bugün.
Böyrek :1-Börek 2-Böbrek anlamlarında kullanılmaktadır.
Böyü :Akrep
Böyüğana :Büyükanne.
Bula :Dişi piliç
Bullar :Buralar.
Buñ :Sıkıntı, darlık.
Bungar :Pınar
Buturak :Dikenli bir bitki tohumu.
Buzavu :Buzağı.
Büber :Biber
Bülüç :Piliç.
Bürlü :1-Bütünce, 2-Örtülü.
C-Ç
Canavar :Dar anlamda kurt
Cevüz :Ceviz
Cerge :İlkel çadır.
Cezir :Havuç
Cıbıl :Zayıf
Cığa :Süslü gelin başı
Cıplanmak :Soyunmak.
Cırcır :1-Fermuar 2-Patoz anlamlarında kullanılmaktadır.
Cırcavuk :Salatası yapılan, yenebilen lezzetli bir ot.
Cice :Abla.
Cibilliyet :Soy, nesep.
Cidav :Kavga.
Civan :Delikanlı, yiğit
Combarlak :Takla atmak.
Cozuttu :Şaşırttı, dağıttı
Cumağı, cumayı :Cuma.
Cürbüzük :Mızmız, sıska
Çabaltı :Gayret göstermek
Çalağan, Çalağan otu :Zehirleyen, taze iken zehirli olan yabani bir bitki adı.
Çalgarağı :Ekini çabuk biçmek için kullanılan bir tür büyük orak.
Çalmak :1-Çalmak 2-Zehirlemek anlamlarında kullanılır.
Çamır :Çamur
Çamış :Huysuz at, katır veya eşek.
Çapıt :Bez, paçavra
Çatalçöp :Kuş lastiği.
Çebiç :Keçi ile oğlak arası.
Çemkirmek :Bağırarak, haykırarak konuşmak, havlamak.
Çıkla :Saf, sadece, tek anlamlarında.
Çimmek :Yıkanmak, yüzmek, banyo yapmak.
Çleng :Çatının damın saçağı.
Çınggıl :Küçük üzüm taneleri.
Çıtlık (çırtlık veya cırtlık) :Çitlenbiğin meyvesi.
Çilte :Minder.
Çizi :Sebze ekilmiş küçük parçalar.
Çölte :İki ağızlı küçük kazma.
Çömmek :Çömelmek, oturmak.
Çötüre :Ağzı açık, su içilecek kap.
Çükür :Kazma aleti.
D
Dağan :Yayığın kurulduğu ağaç.
Dağar :Büyük küp.
Dahana :İşte, orada.
Dakım :1-Ağızlık (sigara içmede kullanılan) 2-Takım
Dastar :Başörtüsü.
Daş :Taş
Dayak :1-Merdiven 2-Tutanak.
Dene :Tane.
Desti :Testi.
Deşdiksire :Deştikçe
Dığan :Toprak kap.
Dıkı, dıkıcık :Biraz, birazcık
Dırendiz :Gergin tutmak
Dibek :Buğday dövülen içi oyulu taş.
Dirhem :Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü birimidir. Okkanın (1.283
gram ağılığındaki değere 1 okka denilirdi.) dört yüzde biri olan
3.25 grama 1 dirhem adı verilirdi.
Diğdel :Zayıf.
Diğverin :Deyiverin
Direzi :Zorlanan, zorlanmış
Diynek :Değnek.
Diyze :Teyze.
Dizek :Balıkların dizildiği ağaç dalı.
Dokdur :Doktor, hekim.
Dolak :Ayaktan dize kadar sarılan yün kumaş parçası.
Döşşek :Yer yatağı.
Duzlugara :Nohudun su içinde ıslatılıp, şişinceye kadar bekletilmesi ile süzülerek tuzlanması ve kavrulması sonunda elde edilen yiyeceğe verilen isimdir.
Dörpü :Törpü, eğe aleti.
Düğe :Dişi dana.
Düğen :Düven ya da döven.
Düggan :Dükkân
Düğüşşü :Gelinin yanında dolanan kadınlar.
Dünek :Tünek
Dürü :Erkek tarafından kız evine gönderilen hediye.
E-F
Ebe :Büyükanne.
Eğerçi (Eñerciğime) :Eğer ki,
Eğişmeç :Kirman
Ehliz :Uysal, söz dinleyen.
Eksıranı :Hamur kesmeye ve sıyırmaya yarayan keski aleti.
Ekşigara :Bir üzüm çeşidi.
El :1-Organ 2-Havaneli.
Elcek :1-Eldiven 2-Değirmenin taşının oynamamasını sağlayan tahta.
Ele!-Elh :Şaşırma, hayret anında söylenen söz.
Elganem (Elgama) :Çaresiz, bir iş becermekten aciz
Ellehem :Herhalde
Elevetsiz :Beceriksiz
Ember :Ucu çivili sopa.
Eşki :1-Ekşi 2-Salça
Eteñli :Geniş, enli.
Evedi :Acele, hemen.
Evtiklemek :Telaşa kapılmak
Ezen :Ezan.
Falaka :Çift sürerken hayvanların bağlandığı yer.
Fakır :Fakir
Fer :Işık.
Firik :Erkek piliç
Fişne :Vişne
Furun :Fırın.
G
Gaba :Kaba.
Gabaağaç :Meşe ağacına verilen isim.
Gabık :Kabuk
Gabırga :Kaburga
Gabış :Boynuzu olmayan keçiye verilen isim.
Galgımak :Zıplamak, hoplamak.
Galle :Haşlanmış pancar
Ganglı :Kağnı
Gaplangabağı :Kaplumbağa
Garağasbennek :Göz göre göre
Garamık :Bir çeşit dikenli çalı.
Gartınık :Kart, yaşlı
Gasaltmak :Oturtmak, yüceltmek
Gastan, gastancık :Mahsustan, rol icabı.
Gatleyen veya gatiyyen :Kat’ iyyen
Gavenez :Domates
Gavut :Öğütülmüş nohut, leblebi, dağ armut kurusu, mısır
Gayın :Gelinin erkek kardeşi.
Gayfe :Kahve.
Gayınna :Kaynana.
Gaynata :Kayınbaba
Gaysi :Kayısı
Gazangaşağı :Kurbağa yavrusu.
Gazannık :Çamaşır yıkanılan yer.
Gedebot :Suyun istenilen yöne akması için çekilen set.
Gedil :Kıldan yapılmış büyük çuval
Genğez, genez :Meğer ki
Gesi, geysü, geysi, gevüsü :Arefeden bir gün önceki gün
Gezente :Çok gezen, dolaşan
Gılime :Bağ çubuğu
Gırpık :Halı ilmeğinin fazlalığı
Gıy :Kadınların birbirlerine isimlerini anmadan seslenme şekli.
Gice :Gece
Gicimik :Dilde ekşi ve tuzlu tat bırakma anlamında.
Gilik :Keçi ve koyun dışkısından çıkan tanelere verilen isim.
Gilime :Üzüm sürgünü, filizi, asma
Gilar :Kiler
Gireği :Pazar (gün)
Gireğirtesi :Pazartesi
Goğlaşmak :Dedikodu yapmak
Goğuşmak :Sığırın çiftleşmesi
Golang :Kalın kıl ip.
Gonculuz :İnsanın uyurken üzerine çöken manevi ağırlık.
Gongşu :Komşu
Gopuk :Berduş, serseri
Gosa :Ekin biçmeye yarayan alet
Goyak :Vadi
Gozak :Kozalak
Göde :Normallerine göre büyük olup, eti yenilebilen, meşe pelidini çok seven bir güvercin çeşidi. (Yabani dağ güvercini)
Göğene :Gökyüzü
Göğerme :1-Çürüme 2-Olma
Gök :Olmamış, ham
Görümlük :Görme payı, müjde
Gözer :Kalburun büyüğü
Gumpir :Patates
Gurna :Musluk, çeşme
Gusurannıg :Banyo.
Guşluk :Sabah ile öğle arasındaki vakte verilen isim.
Gutnu :Entari
Guzang :Kuzey
Güccük :Küçük
Güdek :1-Kuyruksuz 2-Ufak boylu,tıknaz.
Gülcan :İp sarma aleti.
Gümlü :Toprak çömlek.
Güyeği, göğeyi :Damat.
H
Hadiğisa :Azarlamak.
Hapanlamak :Avuçlamak, kapmak
Hakgat :Hakikat, hakikaten.
Hamıl :Tane, dane.
Hamsin :İlkbahara yakın kış zamanı.
Hanay :Yüksekçe yapılmış arı barınağı.
Hannes :Yaramaz, haşarı
Hanggı :Hangi
Hangıraya, hangoraya :Nereye
Hapan :Avuç (ölçü birimi olarak kullanılmaktadır)
Harar :Büyük çuval
Harım :Köy ve kasabalarda evlerin önünde altı kuru taş, üstü diken ve Çalılarla çevrili fide, meyve dikilen küçük alan.
Hatıl :Taş evlerin duvarına konulan ağaç
Havas :Heves
Havayı :Hububat ürünlerinin teneke ile ölçülmesi.
Havıt (Havut) :Havuz, ( Bahçe sulamada kullanılan taş ve toprakla çevrili su birikintisi)
Hayla beri :Epeyden beri, uzun zamandır.
Hayşa :Ayşe
Hazağr :Herhalde, tahminlere göre
Hazitmek :Hazzetmek, hoşlanmak.
Hebiç :Annenin çocuğunu sırtına alarak götürmesi
Heğbe :Heybe, içine öteberi konmak için yapılan iki gözlü torba.
Helke :Madeni bakraç
Hevrü :Çabuk (ne soru sıfatı ile kullanılır)
Hımbıl :Anlayışsız, bön
Hindi :Bir çeşit başörtüsü.
Honça :Yeni doğan çocuk için verilen davet hediyesi
Honus :Tepe
Hoyraz :Poyraz.
Hödük :Kaba
Hökele :Ukala
Hömermek :Karşı çıkmak
Höykürmek :Haykırmak, bağırmak
Hursant, Hursanmak :Sefa, sefa sürmek
Hutdu :1 kilogramlık toprak maşa.
I-İ
Iğrıp :Germe ağ.
Ildırım :Yıldırım
Ildız :Yıldız
Ilkı :Davar sağma yeri
Imzık, ımzıt :Mantığa uygun hareket etmeyen
Irbık :İbrik
Iranas :Kağnı yapımında kullanılan ağaç.
Irıhtı :Sesi soluğu kesildi, soluksuz kaldı.
Irgat :İşçi
Irmanı :Ermeni
Ismıcak :İçten pazarlıklı, saman altından su yürüten, sır vermeyen.
Istar :Halı tezgahı.
İddahı :İddia
İddahılaşmak :İddialaşmak, rekabet etmek
İğdiş :Testisleri alınmış hayvan
İkindin :İkindi vakti
İkircik :İki şey arasındaki tutarsızlık durumunda söylenir.
İkiyarcılık :Taraf tutma, hizipçilik
İl :El, yabancı
İlan :Yılan
İlazım :Lazım, gerekli
İledin :Ladin
İleğen :Leğen
İletir :İnce uzun, yumru köklü toprak içinde yetişen yer altı bitkisi. Toprak üstünde çıkanı da vardır. Pişirilmeden yenir.
İli :Ilık
İmiştirmek :Kaynar suyu ılıklaştırmak
İnecek :Merdiven
İni :Kocanın erkek kardeşi
İradiyo :Radyo
İrbehim, İbraam :İbrahim
İsbirte :İspirto.
K-L
Kak :Elma, armut gibi meyvelerin kurusuna verilen isim.
Karamık :Yaprakları ekşi bir çalı türü.
Karık :Sebze tarlasının bölümleri.
Kayınmak :Kaymak.
Keçimen :Kurutulmuş üzüm çeşidi.
Kelengi :Köstebek.
Keniş :Sebze ekilmiş yerleri ayıran tümsek
Kepenek :Çoban giysisi.
Kepennik :Evin altına açılan delik
Kereksindi (kereksinmek) :Üşendi, (üşenmek, bir işi zorlanarak, nazlanarak yapmak)
Keşik :Bir işi sırayla yapmak
Keşir :Havuç
Kırkpare :Renkli bez parçalarının birbirine eklenmesiyle elde edilen örtü.
Kırzet :Önlük
Kıtal :Katil
Kiyniç :Yalçın kayalıkların göğsünde yetişen lezzetli ot.
Kinalı :İnat
Kinit :Anahtar anlamında kullanılır
Kirkit :Halı ilmeklerini sıkıştırmaya yarayan taraklı alet.
Kiyad :Kâğıt.
Koksu :Arefe günlerinde ve üç aylarda yağda pişirilen yağlı ekmek.
Koz :Ceviz, bazen gölge anlamında da kullanılır
Kömbe :Pişirilmiş hamur kabartması.
Köş :Balkon
Kutnu :Kadife kumaştan yapılmış elbise
Külüçe :Toprak kap içinde pişirilen hamura verilen isim.
Küre :Kısır merkep
Kürtün :Bir çeşit eğer.
Lasdik :Lastik.
Laylon :Naylon.
Lığla :Yumuşamış, pelte gibi olmuş.
Löküş :Lüks lambası.
M-N
Mağallak :Ortada kalma, akibeti belirsiz olma.
Mağarlak :Başlı
Malır :Marul
Mapıs :Hapishane
Mavin :Muavin
Maydem :Madem
Maydünüs :Maydonoz
Mayıs :Sığır Pisliği
Menger, meğerem :Meğer, ancak illâ anlamlarında söylenir.
Mehle :Mahalle
Mehli :Kuma
Mehlem :Merhem
Mekeci :Paracı, parayı ve menfeatini seven anlamındadır.
Meres :Kötü yaratık manasında.
Mesel, metel :Masal
Mesnet :Üzerinde yufka açılan alet
Meyre :Büyüklük, ululuk.
Meyinsimemek,meyinsimedi:Beğenmemek, beğenmedi.
Mıh :Çivi
Mıkla :Bol soğan ve kıyma ile yapılan bir yemek türü.
Mıñar :Pınar.
Mısmıl :Doğru dürüst, sanki
Mismil :Kendini beğenmiş
Misir :Mısır
Mışırıklı :Takıntılı
Mıttırık :Küçücük, ufak tefek
Muhana :Bahane
Muharı :Baca
Muşdu :Müjde
Müzümsüz :Lüzumsuz işler yapan.
Naçar :Çaresiz
Nahıl :Nasıl
Napañ? :Ne yapıyorsun?
Nepleyim? :Ne bileyim?
Nekes :Cimri.
Nikbet :Felâket, düşkün manalarında.
Nisteñg? :Ne istersin?
Nörüyoñg? :Ne yapıyorsun, Nasılsın anlamlarında.
Nurayı :Yapmacık davranan.
O-Ö-P
Okka :Eskiden 1.283 gram nispetindeki ağırlık ölçüsü birimidir.
Oklavu :Oklava
Okuncu :Düğüne davet maksadıyla gönderilen hediye
Onnar :Onlar
Oñgmamış :Adam olmamış
Omar :Ömer
Öğendire :Bir ucunda keski, diğer ucunda çivi olan uzun sopa
Öğüç :Önce
Öğümek :Kusmak için ses çıkarmak
Öğüncek :Kendini öven
Ö:lö ! :Hayret ifadesi
Önğme :Gözetlemek
Öngüç :Önce
Övcelemek :El içinde sıkarak ufalamak, gezdirmek.
Öyne :Öyle
Palaz :Kuş yavrusu, genç keklik
Pambık :Pamuk
Pardı :Toprağın dökülmemesi için dama döşenen ağaç ve tahta parçaları. Dam saçağı
Peşgir :Havlu
Pırlak :Topaç
Pür :Ardıç ağacının yaprağı
Püsgüvüt :Bisküvi
S-Ş
Sabın :Sabun
Sahtiyan :İşlenmiş deri
Sallancık :Salıncak
Salma :Bağ çubuğunun toprağa gömülerek çimlendirilmesi.
Samırdanmak :Söylenip durmak.
Samıt :Salak,geri zekalı
Sarış :Sarnıç
Saycak :Sacayak
Selcik :Lafını bilmeyen, geveze ve sulu insanlar için yakıştırmadır.
Semen :Sersemlemek
Senit :Hamur tahtası
Sırkat :Dağda yakalanan küçükbaş hayvanlar için alınan vergi.
Sıdmak :Patlamak
Sıklat :Ruhi sıkıntı
Sıracalı :Boğazda urlar çıkmasına ve bedenin bazı taraflarında yaralar
açılmasına yol açan hastalığa yakalanmış kişi.
Sındı :Makas
Silbiç :Beşiklerde bulunan çocukların hacetlerinin toplandığı
Topraktan yapılma lazımlık denebilecek araç.
Sigge :Hayvan bağlamak için yere çakılan demir
Solgu :Dibekte buğday dövmeye yarayan alet
Sındı :Makas
Songura :Sonra
Sorguç :Ağaçtan yapılan tokmağa benzer aletin adı.
Sömeşik :Uyuşuk
Susek veya susak :Su kaynaklarında veya pınarlarda gelip geçenin su içmesi için hayır amacıyla tahtadan yapılmış su tası.
Sübek veya sibek :Beşiğin altına konan çömlek, höllük.
Süksün :Ense
Sümesiye,sümeye,sürsümeye:Boş yere, boşu boşuna
Şalga :Tatlı turp.
Şam :Çam
Şavk :Işık
Şemşe :Şemsiye
Şıranha,şırana :Pekmez yapmak için üzümün suyunun çıkarıldığı yer.
Şişek :Bir yıllık kuzu
Şivşiklemek, şivşitleme :Kışkırtmak.
T-U-Ü
Tat :Dilsiz
Tavsur :Resim
Teber :Çapa cinsinden enli ağızlı bir ziraat aleti.
Tellik :Takke
Tesbık :Tespih
Tevek :Üzüm yaprağı
Teygin :Filiz
Tipildemek :Korkmak
Tokurcak :Çamaşır yıkamada çamaşıra vurularak durulamaya yarayan odundan yapılmış yassı alet.
Tomafil :Otomobil
Tomana :Ayı yavrusu
Topukdüğesi :Üç yaşında dana
Tök :Dik, anlaşılmaz, kendi halinde insan anlamındadır.
Tufran :Topraktan yapılmış yayık aleti.
Tutak,tutağı :Tutar yer, daimi iş
Tükya :Güzel kokulu bir kır çiçeği
Ucutmak :Soğutmak, korkutmak
Uğra :Unun kepeği
Utaşmak :Birine yetişmek.
Uylamak :Çatmak
Ülübe,ülübü :Fasülye
Ütmek :1-Oyunda kazanmak 2-Yakarak temizlemek
Üzlük :Toprak kap
V-Y-Z
Velesbit :Bisiklet
Verese :Mirasçı
Virmek :Vermek
Vurgun :.......’e âşık
Vurulmak :Birine âşık olmak.
Yağlık :Mendil
Yağırteken :Kertenkelenin bir türü
Yağlık :Mendil
Yakım :At
Yalak :1-Ciddiyetsiz 2-Küçük çukur
Yalınğız :Yalnız
Yamdınasıca :Yalvarıp yakaran durumuna düşmüş olma.
Yanağara :Onulmaz yara, dert, hastalık. (Kanser gibi hastalıklar için)
Yarması :Dövülmüş buğday yemeği
Yavşan :İlaç yapımında kullanılan yabani bir otun adı.
Yazmak :1-Yazmak 2-Sermek
Yılan bıçağı :Genellikle bahar mevsiminde çıkan bir ot çeşidinin adı.
Yinğişmek :Güreşmek
Yoğusa :Yoksa
Yolak :Patika yol
Yumak :Yıkamak
Yunğ :Yün
Yuvak :Toprak sıkıştırmaya yarayan silindir şeklindeki taş
Yuvamak :Damı taşla sıkıştırmak
Zabdıya :Zaptiye,asker
Zavrak :Pencere.Bazı köylerimizde balkon manasında nadiren kullanılır.
Zemheri :Kışın en şiddetli zamanı.
Zeyin :Zihin
Zırdal :Kaba,heybetli
Zimbit :Zifiri karanlık.


Yukarıdaki bilgiler; Araştırmacı Yazar Ali Ulvi ÜLKER'in "KÜLTÜR DİLİYLE BOZKIR" adlı kitabından alınmış olup, web sitemiz için güncelleştirilmiştir.

osmaniye kadirli bekereci köyü

Bu sözlük hazırlanırken yöre ağzından kaynaklanan sözcük değişimleri sözlüğe alınmamış, güncel İstanbul Türkçesinde kullanılmayan ancak yöremizde kullanılan sözcüklere yer verilmeye çalışılmıştır. Derleyen: A. Yakar

SÖZLÜKTE KULLANILAN SEMBOL VE KISALTMALAR:
a. ad, isim
d. deyim
ettr. ettirgen
dnş. dönüşlü
f. fiil, eylem
ilg. ilgeç, edat
mcz. mecaz
ň nazal n harfi
sıf. sıfat
ünl. ünlem
yans. yansıma
zrf. zarf
SÖZLÜK
A

abara a. su değirmeninde suyun biriktiği yerde suyun hızını artıran huni
abarı ünl. hayret belirten bir ünlem, sonu uzatıldıkça hayret artar
acar sıf. yeni
acımık a. öd, safra kesesi
ağnamak f. özellikle toynaklı hayvanların asalaklardan kurtulmak yada kaşınmak için yerde yuvarlanmaları
ağzını ayırmak d. iş yaparken etrafı seyretmek, başka işlere dalarak asıl işi unutmak
ağzını vurmak d. tadına bakmak
alabaş a. yenmeyen kokulu bir kavun türü
alaçavuş a. hüthüt kuşu, mısır ibilisi de denir
alağbak a. alakarga
alamençik a. İspinozgillerden serçe büyüklüğünde göçmen bir kuş türü
alasakça a. saksağan
alıp yatırmak f. hızla kaçmak
alışmak f. ateş sözkonusu ise tutuşmak
Allah cıllıcıya mal vermez atasözü haksızlıkla bir şey kazanılmaz
alma a. pamuk kozasının açılmamış hali
alnaç a. karşı
amma etmek d. iyi etmek, oh olsun manasında
anariye gitmek f. geri geri gitmek, geri vitesle gitmek
anariye zrf. geri geri
aňırmak f. eşeğin uzun uzun ses çıkarması
antirikli sıf. değişik, tuhaf
aranmak f. mcz. hoşgörü sınırlarını zorlamak, kaşınmak
arisili zrf. büyük ölçüde, neredeyse tamamen
ariye gitmek (araya gitmek) d. heba olmak, boşa gitmek, bozulmak
ariye vermek (araya vermek) d. heba etmek
aşık a. ayak bileği
aşılak a. iri meyveli aşılı dut
aşlama a. soğutulmuş içecek, meyan kökü suyu
aşma a. ağıl merdiveni
ateşi kaymak d. ateş yakmak
avarlık a. sebze bahçesi
avcar a. 1. fişek dolgu malzemeleri 2. yemeğe katılan baharat türü malzemeler
avrat a. eş, hanım, kadın
avurt a. yanağın iç tarafı
ayın aydığı d. ay ışığı
ayın eskisi d. eski ay, dolunaydan kavuşuma kadar olan devre, Hicri aylarda ayın ortasından sonuna kadar olan evre. bu dönemde kesilen ağaçtan elde edilen kereste sağlam olur, daha çok dayanır ve kurtlanmaz.
aydınlı a. yörük, göçebe
azırak zrf. daha az
B

bağlağı a. küncü destesi
bahtabakan a. bukalemun
bambıl a. pirecik (tohuma düşen bir parazit)
bardak a. çamdan yapılan su testisi eski çamlar bardak oldu
basılı d. dokurcun oyununda aynı oyuncuya ait üç taşın bir hizaya gelmesi, bu durum rakip oyuncunun bir taşını oyundan çıkarma hakkı verir
baş a. taraf, yön şu baş şu taraf
baş gelmek d. başa çıkmak, gücü yetmek
başşak a. hasat sonrası tarla, bağ, bahçedeki ürün kalıntısı → başşaklama a. hasat sonrası ürün kalıntısı toplama → başşaklamak f. hasat sonrası kalıntı toplamak
bayak, bayaktan zrf. demin, az önce
bayraktar a. düğünde, nişanda davetlilere hizmet eden görevli
bedirik a. oklukla yuvarlanmış eğrilmeye hazır pamuk
bekere a. türkçesi “makara” olan arapça kelime
belemek f. bebeği kundağa sarmak → belenmek f. dnş. 1. ağnamak → 2. (toz toprağa) bulanmak
berdi a. bataklıklarda veya sulak yerlerde yetişen biçilerek hayma yapımında kullanılan yapılan saz türü
beri benzer z. epeyce
berk sıf. sert, dayanıklı
berkitmek f. sıkılaştırmak
bezdirme a. el ile açılarak köz üstünde pişirilen ekmek
beze a. hamur topağı
bıldır a. geçen sene
bibi a. hala
bider a. tohumluk
bilenzik a. ekin destelerinin döğülmek üzere daire veya dizi şeklinde yığılmış hali
binmek d. dama, satranç gibi oyunlarda rakip taşı tehdit etmek
bir hoş olmak d. bir tuhaf olmak, acayip olmak
bir hoş sıf. tuhaf, acayip
bir uçlu zrf. bir taraftan başlayarak
birtiği zrf. biraz
bisehel a. az sonra
bişme a. patlıcandan yapılan bir yemek
bişşek a. gümbürün yayık yayma sopası
bitlenmek f.dnş. kuş veya kümes hayvanlarının gagalarıyla kaşınması veya toz içinde debelenmesi
bocit a. sürahi
boğanak a. sağanak
boğazlağa a. kesim hayvanlarının boğaz kısmı
boğazınız olsun d. afiyet olsun
bor a. sürülmeyen açık yer
boruk a. dalları üzerine pestil, tarhana sermekte kullanılan bir çalı
bozcekik a. boz renkli örümcekkuşu
böğelek tutmak d. huysuzlanmak, sıçrayarak oraya buraya koşmak
böğelek, büve, büvelek a. yaklaşık 2 cm uzunluğunda, kısa, boynuzlu, tıknaz gövdeli, sığır ve davarların derisi altına yumurtlayan sokucu sinek
böğü a. örümcek
böğür a. vücudun yan tarafı, yan taraf
börk a. baş giyeceği, takke
börkenek a. naylondan yağmurluk
börtmek f. şımarmak, sonradan görme gibi davranmak
buncalış a. bu sefer
buňsukmak f. bunalmak, duman altı olmak
buymak f. üşümek, donmak
büğemek f. akarsuyun önüne bent yaparak suyun birikmesini sağlamak
büğet a. akarsuyun önüne çekilen set, gölet
bük a. çalı
büngüldemek f. kaynamak
C

cağlak a. 1. akarsuyun hızlı ve gürültülü aktığı yer. 2. lavabo, banyo
camızalnı a. iki yapraklı koza
caňgama a. gürültü, şamata
canı yeğni d. güçsüz, zayıf
ceç a. buğday tanesi
cekik a. örümcekkuşu
celfin a. yeni yumurtlamaya başlamış tavuk, piliç
cıbarmak f. (avuç içi veya yayvan bir şeyle yada kamçı ile vurma nedeniyle veyahut da suya yatay atlama ile) yüzeysel acımak → cıbartmak f. ett. yüzeysel acıtmak
cıbıdığı çıkmak d. yağmurda iyice ıslanmak
cıllı a. mızıkçılık
cıllıcı, cıllıkı a. mızıkçı
cıllımak f. mızıkçılık yapmak
cıncık a. cam
cırlavuk, cırnavuk a. ağustosböceği
cırmalamak f. tırmalamak
cırmık a. tırmalama çiziği
cırrık 1.zrf. az 2.a. bir av kuşu
cırtık a. cırtılmış, sıyrık
cırtmak f. tırmalamak
cıykırmak f. çığlık atmak
cıymak a. kındıra otunun yenen kısmı
cıynak a. yırtıcı hayvanların tırnağı, pençe
cızzan a. tahteravalli
cilpi a. ince çalı dalı
cilpirti a. süpürgelik çalısı
cilkes zrf. arisili
cin eniği d. yaramaz çocuk
cip sıf. çok
ciypmek f. tek hamlede kesilmek → ciypitmek, ciyptirmek f. ett. tek hamlede kesmek
copmak f. kopmak, yolunmak → coputmak, copdurmak f. koparmak, yolmak
copuk, cobuk a. kopuk, yoluk
coruk a. erginleşmemiş horoz
cöbük a. köşe, sapa
cübür a. çörçöp
cücük a. civciv yada küçük kuş
cüllük a. hartlap ağacının meyvesi
Ç

çaba a. düğün parası
çabalamak f. davulcunun düğüne gelen misafirden düğün hediyesi olarak para alması → çabalanmak f. dnş. düğünde hediye olarak para vermek
çadır a. beştaş oyununda bir bölüm
çakal yağmuru a. güneşli havada yağan yağmur
çaltak a. çalı, budak, dal
çandır a. 1. safkan olmayan, melez 2. kökgüç oyununda bütün kökgüçlerin yıkılması
çapar sıf. 1. alacalı 2. çok sarışın, açık renk gözlü, çilli kimseç
çarık a. arkasına basılıp yarım giyilmiş ayakkabı
çarpana a. 1.lastik sapanın taş koyulan deri kısmı 2. sıf. çok zayıf
çatalavrat a. kulağakaçan, düz kanatlılardan, kuyruğunda çatal biçiminde iki uzantı bulunan, meyve ve sebzelere zarar veren otçul bir böcek
çavmak f. hızla giden ve doğrusal hareket beklenen bir şey için eğrisel hareket yapmak, falsolanmak, yay çizmek yada bir yere çarparak yön değiştirmek, sekmek
çavşımak f. yalpalamak
çaygara a. küçük pınar
çebiç, çebiş a. erkek keçi, teke
çekilemek f. sıkıştırmak, berkitmek, gevşekliğini gidermek
çellik a. çelik çomak
çelme a. çelik çomak oyununda uzun sopa
çemremek f. giysiyi sıvamak → çemrenmek f. dnş. giysilerini sıvanmak
çeňe etmek d. konuşmak, çok konuşmak
çenedini ayırmak d. iki bacağından tutup ayırmak
çenet a. bacak
çepel a. yemek bulaşığı
çermen çeşit sıf. çok çeşitli
çeten a. römorkun kapasitesini artırmak, özellikle saman taşımak için römorkun kenarlarına takılan tahta çit
çetil a. sebze fidesi
çevirme a. kalın ve küçük yufka
çevrengeç a. anafor
çığır a. küçük yol yada su akıntısı, patika
çıkın a. içine öteberi konmak için uçları çaprazlama bağlanmış bez yada mendil, küçük bohça
çıkla zrf. büsbütün
çıňgı a. kıvılcım, etrafa sıçrayan zerre
çıňgıl a. küçük dal parçası, salkım
çıňkışmak, çımkışmak f. etrafa sıçramak
çıtımık a. sakızlık ağacının meyvesi, yabani antepfıstığı, menengiç
çıtlık a. bir süs çiçeği
çiğindirik a. 1. etin içindeki çiğnenmesi güç lifsi kısım 2. d. bir tutam, çok az
çiğit a. pamuk tohumu
çiğli a. şifli pamuk
çilelenmek f. mcz. semirmek, şişmanlamak
çileli sıf. semiz, şişman
çilemek a. saçmak, serpmek → çilenmek f. edl. (yağmur) yağmak
çimmek f. akarsuda yüzmek, yıkanmak, banyo yapmak
çinçik a. küçük kuş
çiňgil (diňgil) a. tepe, doruk, uç
çinke sıf. pekiştirme sıfatı. → çinke taş sağlam taş → çinke ayaz hiç bulutsuz ayaz
çintmek f. 1. çekirdek çitlemek 2. yontmak
çir a. kayısı kurusu
çiriş a. zambakgillerden kökten sürme rozet yapraklarından yemek yapılan çok yıllık otsu bitki
çirtim i. salkım parçası
çitil a. küçük kova
çoňmak f. yığılmak garınça çoňdu
çortmuk a. kesilen yada kırılan dalın gövdeye veya köke bağlı kalan sivri kısmı
çöğdürmek f. çocuğu çişe tutmak
çöğmek f. bebek için ayakta durmak
çökek a. bataklık yada çamur gibi çökülen yer
çökmek f. saldırmak
çömçe a. küçük tahta kepçe
çömçeli balık a. kurbağa larvasının suda yüzen kuyruklu hali
çönmek f. çömelmek
çöven a. davul tokmağı
çulpaz a. eski püskü sergi
çür ünl. oyunda yapılan hata üzerine söylenen ve hatayı izale eden kelime
D

darbız a. toprağın nem oranı, tav
darılmak f. kızmak, azarlamak
dayak a. destek, istinat
dayama a. tandırın yan tarafında duran dikey taş
dayanmak f. yorulmak
dedengil a. bir bitki
değlip a. döğme değirmeni
delice a. yabani zeytin ağacı
delişifan a. yabani yulaf
demirdelen a. iri bir tür solucan
depgi a. bulgur veya tarhana yapılırken kazanı karıştırmaya yarayan ahşap alet
deynemek f. gözlemek, bakmak, seyretmek
dıkı sıf. çok dolu
dıkılmak f. içine girmek, içeri girmek
dıkız a. çamur tarla
dırgıl dırgıl sıf. yarık yarık olmuş
dırra a. gökkuzgun
diğdirmek f. fışkırmak
dil a. kilit
dillemek f. kilitlemek
dilli a. kilitli
dilme a. küp kesitli uzun tahta
diňelen tutmak d. bitkilerin durduğu yerde kurumasına yol açan hastalığa maruz kalmak
diňelmek f. ayakta durmak
dingildemek f. hoplayıp zıplamak
dirgen a. iki yada daha çok dişli ot ve saman tırmığı
dişemek f. 1. diş çıkarmak 2. zamanla düzleşen değirmen taşını pütürlü hale getirmek
ditmek f. 1. tavuk için ayaklarıyla karıştırarak yiyecek aramak 2. lif lif ayırmak, küçük parçalar koparmak
dizikmek f. diz çökmek
dokurcun a. dokuztaş oyunu
dolmatüfek a. barut ve saçma namlu ucundan konarak doldurulan ilkel tüfek, karatüfek
dolukmak f. hüzünlenmek, ağlayası gelmek
dombalak a. oturma pozisyonunda başı yere koyarak tepe üstü dönme, takla
domuzboğazlıyan a. üzüme benzer meyveli sarmaşık diken türü, yapık
domuzluk a. su değirmeninde çarkın yer
don a. giysi
don kazanı a. tarhana, bulgur yada çamaşır kaynatmada kullanılan büyük kazan
döğme a. buğdayın kabuğu soyulmuş hali
döl a. çocuk
dölek a. düz, düzlük
dulda a. yağmur veya rüzgardan etkilenmeyen kuytu yer
dutma a. hizmetçi
dutmaç a. erişte
düğ a. bulgur ufağı, simit
dürü a. gelinin hediye bohçası
dürüm a. beş adet yufka
E

ebelik a. efelek otu
eğlemek f. oyalamak → eğlenmek, eğleşmek f. dnş. oyalanmak, dinlenmek, mola vermek
eğenk a. karasabanın eğri yeri
eke sıf. kurnaz, açıkgöz, zeki
eke tırık sıf. yaşından beklenmeyecek derecede zeki
ekelemek f. saçmak, serpmek
ekemiş a. kurnaz
ekgeş sıf. ukala, patavatsız
elbiz a. örümcek ağı
elci a. amelebaşı
elefetsiz sıf. boşboğaz, sözünü bilmez
eli ağzına yetmek d. ekmeğini kazanmak
eli belinde a. dikey ve yatay iki kerestenin dik birleştiği kısma 45°lik açıyla çakılan dayanak
elleğem, ellehem ilg. herhalde, yanılmıyorsam, hatırladığım kadarıyla
elleňgeç a. yengeç
ellik a. ekin biçerken sol elin üç parmağına takılan ve parmakları kesilmekten koruyan aynı zamanda elin kavrama kapasitesini artıran ahşaptan parmaklık
elöpen a. evlerde yaşayan şeffaf bir kertenkele türü
emcik a. meme, yalancı meme
emilik, emlik a. yeni doğmuş keçi yavrusu
enek a. gülle oyununda hedef olarak dikilen para
eriňgeç sıf. üşengeç
erkeç a. erginlememiş teke
esemesiz sıf. patavatsız
esik a. çevresine göre alçak yer, çukur
eşek turpu a. yabani turp
eşek, eşşek 1.üzerinde odun kesilen ağaç, → 2. birbirine yapışık ikiz fıstık yada koza
evreğeç a. sac üstündeki yufkayı çevirmeye yarayan uzun yassı ahşap alet
evsin a. avcıların etrafını çalı, çırpıyla kapatarak saklandıkları yer
evsmek f. bulgurun taşını ayıklamak için kalburu hoplatarak elemek
eye a. kaburga
F

fallik a. arsız
faşkırık a. engerek yılanı
feldirdemek f. titremek
felhan a. bir önceki yıl iyi bakım yapılmış tarla. Genellikle geçen yıl pamuk, yerfıstığı veya susam ekilmiş tarla için söylenir
fılcıtmak f. fırlatmak
fırıştak a. ortasındaki iki delikten ip geçirilip iplerin gerilmesi ile döndürülen fırıldak
fıştan a. kamıştan yapılmış su sıkan çocuk oyuncağı
filcik a. elektrik-telefon direklerinde telin bağlandığı porselen araç
firez a. anız
firik a. tam olgunlaşmadan yenen kuruyemiş veya tahıl
fiyit a. sinek ve böceklerle beslenen küçük bir kuş, söğüt bülbülü
G

galiç a. küçük orak
gallep a. güvercin
galli a. sincap
gallin a. pipo
gamalak (gomalak) a. odunundan katran çıkarılan bir çam cinsi
gamgı a. ağaç veya odun kesilirken etrafa sıçrayan küçük odun parçaları, yonga
garaňgaz sıf. yaşlı ağaç
gasıl a. ekinin özellikle arpanın yeşermiş hali
gaşşak a. davar ağılı
gavurdedengil a. bir bitki
geçe a. taraf, yaka
geçinmek f. ölmek
gedik a. harman yeri
geliç a. sulak yerleri seven kazık köklü başaklı bitki
gem a. 1. altına keskin taşlar çakılmış, at veya öküz yardımıyla ekin desteleri üzerinde gezdirilerek taneleri saptan ayırmaya yarayan ahşap ilkel alet, döven → 2. emilik ve kuzuların ağızlarına takılarak annelerini emmelerini engelleyen küçük çubuk → 3. atların ağızlarına takılarak dizginin bağlandığı demir çubuk
gem sürmek f. gemin üzerine binerek at veya öküz yardımıyla ekin desteleri üzerinde gemi gezdirmek
gepirdemek f. hoplayıp zıplamak, hızlı koşmak
ger a. meyve lekesi
geyikelması a. yabani elma
gezelemek f. amaçsız gezmek
gılik a. tesbih ağacının tohumu
gıllanlamak f. köpeklerin kuyruk sallaması, yalakalık yapmak anlamında da kullanılır
gıllik a. küçük tane
gıncifli a. nazik, çıtkırıldım, nazlı, cilveli
gındıra a.sulu yerlerde yetişen ince uzun yapraklarının kenarları keskin, ucu diken gibi, koyu renkli bir tür çayır otu
gır kişmir sıf. sarışın
gırtgırtı a. göçmen bir çulluk türü
gıynışmak f. sokulmak
gicişmek f. kaşınmak
gireboğlu a. arının kovan deliklerini kapamak ve yabancı maddeleri örtmek için salgıladığı mumsu madde. halk hekimliğinde yara bere için kullanılır
gizir a. tohum
gopmak f. koşmak gopdurmak f. ettr. koşuşturmak, birini koşturmak
göbelek a. yenebilen bir mantar türü
göcek a. yeşermiş ekin
göçek a. (dama, satranç vb. oyunlarda) hamle sırası
göçmek f. (dama, satranç vb. oyunlarda) hamle yapmak, oynamak, taş sürmek
göde 1. sıf. göbekli, şişman 2. a. erkek arı 3. bir halay oyunu
gödermek f. şişmanlamak
gökçek sıf. güzel
gökgülüsarı a. kızılgerdan
gölük a. tay
gön a. deri
görüm a. görümce
götaracı sıf. hastalıklı, ölümcül hastalıklı
götü kızıl sıf. eringeç
götün götün zrf. geri geri, anariye
göynük sıf. göyünmüş, hafifçe yanmış
göyünmek f. güneşten yanmak, sıcaktan rengi değişmek, hafifçe yanmak
gubarmak f. göğsünü kabartmak, kibirlenmek, böbürlenmek
gullap a. menteşe, eskiden demircilerin kapı, pencere gibi hareketli yerlerde kullandığı bir malzeme
gumbağakertiş a. bir tür kertenkele
gunnacı a. hamile hayvan
gunnamak f. özellikle evcil hayvanlar için doğurmak
gurk a. anne tavuk, kuluçka
gurk olmak f. kuluçkaya yatma zamanı gelmek
gurk yatmak f. kuluçkaya yatmak
gurrit a. boş yalak
gusguğuk a. kumru, yusufçuk
guşana a. küçük kazan
gülle a. misket
gümbür a. ahşap yayık
güneyik a. bir tür ot, hindiba
güveldek a. ağaçtaki asalak bitki
güvermek f. yeşermek, çürümeye başlamak, rengi bozulmak, küflenmek
H

habban a. kapan, tuzak
hafta a. bunaltıcı ve boğuk geçen bulutlu hava
hakına a. erginleşmemiş dişi keçi
hambelis a. aşılı mersin
hampasına binmek f. sırtına binmek d. çok üstüne gelmek
hamzan a. çirişotu kökünden yapılan yağ kabı
har a. defne
harlamak f. nefes nefese kalmak
hartlap a. kocayemiş, sandal ağacı
hasancık a. sincaba benzer küçük hayvan
haşventi a. çörçöp
hayma a. ağaç dallarından yapılan iğreti gölgelik
hebil a. bir tür meyveli sarmaşık
helke a. kova
hertmek, herttirmek f. küsmek
hetif a. üzüm tanesi
heyle soru nasıl
hazeren sıf. çok
hıllamak f. sallanmak
hıllangaç a. salıncak
hıltan a. meyvesi kürdan olarak kullanılan bir tür otsu bitki
hırtık sıf. burkulmuş
hırtmak f. burkulmak
hış gibi d. çok, çok fazla
hışarmak f. terden sırılsıklam olmak
hışı çıkmak d. çok yorulmak
hıta a. acur
hombil a. yans. çocuğu omuzda taşıma
hombiline almak f. çocuğu taşımak için omzuna almak
hombiline binmek f. taşınmak için birinin omzuna binmek
hop a. yans. çocuğu sırtta taşıma
hopal a. gökgüvercin, tahtalı, yabani güvercin
hopilik a. küçük tane
hopuna almak f. çocuğu taşımak için sırtına almak
hopuna binmek f. taşınmak için birinin sırtına binmek
hopur kırmak f. küçük çalıları kırmak
horlak a. şelale
horum a. küncü bağlağılarının birbirine dayanarak kurutulmak üzere koni biçiminde dikilmiş hali
hoşarlanmak f. hoşlanmak, hoşuna gitmek
hozak a. incir çiçeği, olgunlaşmamış incir meyvesi
hölümek f. öğütmeden önve ıslatmak
hör a. çıkrıkta eğrilmiş birkaç ipin birlikte tekrar eğirilmesi ile oluşan kalınca ip
hörtlemez a. çocuk, delikanlı
huğ a. çit, saz yada kamıştan yapılmış kulübe
huysukmak f. ürkmek, huylanmak
hüsmek f. susmak
I

ımık sıf. sütsü yoğurt
ısdar a. kilim dokunan tezgah
ışgın a. sürgün, filiz
ıymak a. ısdarı dokumaya hazırlamak
İ

ibik a. 1. köşe → 2. kuş ve kümes hayvanlarının başındaki et yada tüy parçası, kepez
ibili a. ibibik
iç etmek f. kabuklu yiyeceklerin içini çıkarmak
içi çiğsimek d. yüreği sızlamak
ifitlemek f. lime lime etmek
ikiyüzlü kazma a. kök sökmeye yarayan bir ucu sivri, bir ucu keskin kazma
ineğemen a. yeşil iri bir kertenkele
innelik a. yusufçuk
ipilemek f. 1. az ışıkla yanmak 2. karanlıkta uzaktaki ışık için zor görünmek
irişkit a. et sucuğu
irkmek f. biriktirmek
it kıçı yeyik gibi gezmek d. fazla gezen kişi için kullanılır
itten (i)rezil d. perperişan
K

kabak sıf. boynuzsuz
kakılı sıf. bir sürü, çok
kalan z. artık, bundan böyle
kalın a. başlık parası
kalp s. kaba saba
kaňgal a. taze filizleri yenen bir diken türü, devedikeni
kaňırmak, kaňırtmak f. bükülecek derecede zorlamak
kantarma a. dizgin, gem
kapçık a. kabuk, mec. sünnet derisi
kapçıklı sıf. kabuklu, mec. sünnetsiz
kaplık a. mutfak dolabı
kapsalık a. bahçe, ağıl yada çit kapısı
karabalık a. yayınbalığı
karabarut a. dolma tüfekte kullanılan etkisi hafif barut, dumanlı barut
karaböcük a. domuz
karağı a. yüksek dallardan meyve toplamaya yarayan ucu çengelli sırık
karahan a. bir bitki
karanışmak f. edl. hava kararmak
karanmak f. kızmak, azarlamak
karatüfek a. barut ve saçma namlu ucundan konarak doldurulan ilkel tüfek, dolmatüfek
karman çorman sıf. karışık
karsalamak f. karıştırmak
karsambaç a. kar ile pekmez, şeker veya balın karıştırılması ile elde edilen yiyecek
kartışık sıf. kartlaşmış, kart
katlı zrf. kadar ne katlı ne kadar
kav a. eskiden çakmaktaşı ile tutuşturularak ateş yakmakta kullanılan ağaç mantarı
kavut a. kavrulmuş buğday yada mısırın öğütülmüş hali
keçik a. iğreti baş bağlama
kef a. durgun su yüzeyindeki zarsı tabaka
kehni a. ot kazması
kekmek 1. f. gagalamak → 2. a. gaga
kele ünl. kadınlara hitapta kullanılır, ayol
kelebicin a. yayınbalığı, karabalık
kelekesten a. kertenkele
keleş sıf. güzel, yakışıklı
kemçik sıf. ağzı eğri
kendir a. kalın örme ip, urgan, halat
kentmek f. kafa sallamak gumakertiş gimi ne gafa kentiyon!
kepez a. kuş ve kümes hayvanlarının başındaki et yada tüy parçası, ibik
kepkepi a. başı geniş ayakkabı çivisi
kepmek f. edl. yıkılmak → kepitmek f. ett. yıkmak
kerçine d. inadına, gıcığına
kerkinmek a. taciz etmek
kernip a. asmakabağı
kerrat a. çarpım tablosu
kertiş a. bir tür iri kertenkele
kertme, kertik a. çentik
kertmek f. yaralayacak derecede sertçe sürtünmek
kese a. kısa yol, keçi yolu, kestirme
kesek, kezzek a. sürülmüş topraktaki büyük toprak parçaları
keskeği a. ucu yanık odun parçası
keskenmek f. (vurmaya) kalkışmak
kesme a. yaprağı dikenli bir tür meşe
kesmek d. dama, satranç gibi oyunlarda rakip taşı almak
kesmik a. kalbur üstüne toplanan, avuçlanarak atılan cübür
keşik a. sıra, nöbet
keşikleme a. nöbetleşe yapılan iş
keşkere a. iki ucu tutamaklı ahşap, toprak, kum vs. taşıma aracı
kıcı a. kar ve dolu arası bir yağış türü
kımıltısı kesilmek d. hareketsiz kalmak
kırak a. kıyı, kenar
kıran a. salgın
kıran dıkılmak f. salgına maruz kalarak telef olmak
kırkı çıkmak d. bebek veya doğum yapan kadın için kırk gününü doldurmak → kırklı a. kırk gününü doldurmuş bebek
kırkkatanak a. işkembenin bir bölümü, kırkbayır
kırma a. 1. tüfek → 2. melez
kırtışık s. kırışık
kırtışmak f. kırışmak, kırış kırış olmak
kısboğum a. darboğaz
kısıkmak f. sıkışmak
kıska a. soğan tohumu, arpacık soğanı
kısmık sıf. cimri
kıvratmak f. döndürmek
kıydırmak f. fırlatmak
kilden a. tas
kilte a. ayakkabı tokası
kilteli a. tokalı ayakkabı
kirişi kırmak d. hızla kaçmak
kirkit a. ısdarda dokuma ipleri arasına geçirilen ipin sıkışması için üstüne vurmaya yarayan tarak uçlu demir alet
kirmen a. ip eğirilen alet
kirmenlicekik a. siyah-beyaz renklerde, uçtuğunda kanatları dönüyormuş hissi veren örümcekkuşu
kis a. killi toprak
kişi a. koca
kişiye gitmek f. kocaya gitmek, evlenmek
kolan a. bir ucu halkalı, yassı yük örmesi
kopli a. kezzek kıran tarım aleti
koyak a. vadi
koyungözü a. tehlike anında yuvarlanıp kıvrılarak bir koku saçan kırkayak cinsi
koyurmak f. bırakmak, salmak
koz a. ceviz firiği
kökgüç a. ağaç kazık
kömbe a. mayalı hamurdan yapılan çörek
könçek a. uzun don
kör yapalak a. bir baykuş türü
körez a. kullanılmış çivi
kös a. altı çöple oynanan bir oyun
kösemen a. sürünün önünde giden teke veya koç
kösgelmek f. yaslanmak
köskü a. köz karıştırıcı
köstü a. köstebek
köşger a. 1.ayakkabı tamircisi, → 2.su üstünde gezen bir böcek türü
köşger ipi a. ayakkabı tamircisinin kullandığı ip.
köşt a. 1.iskemle, → 2.gülle (misket) altlığı
köten a. pulluk, saban
köygöçtü a. daire, sopa ve dana adlı yuvarlak taşla oynanan bir oyun
köynek a. üst iç çamaşırı
köz suyu saymak d. nazar değdiğine inanılan bir kimsenin nazardan kurtulması için közü suda ıslatarak dua ile suyunu sürmek veya içirmek
kücü a. ısdarda dokuma iplerinin bağlandığı yarı sabit düzenek
külek a. 1. pekmez yada yağ koymaya yarayan silindir biçimli tahta kap 2. 4 şiniklik tahıl ölçeği
küllük küllük öksürmek d. kuru öksürük için söylenir
külüňk a. kaya ve taş kırmaya yarayan ucu sivri kazma
kümül a. horum
küncü a. susam
künde (günde) z. hergün
kürk a. beştaş oyununda sayı alma bölümü
kürtbülbülü a. ötücü bir kuş
küşne a. burçak
küt a. smaç
kütlü a. çiğitli pamuk
L

labıt a. mesesin ucundaki sabanı temizlemeye yarayan spatula biçimli demir
lastik a. sapan
lepe a. bulgurdan yapılan az sulu yemek
lepir lepir dökülmek d. çürüyüp parçalanmak
lığlamak f. yerden yavaşça yuvarlamak
lorke a. bir çocuk oyunu. Ebenin koruduğu dana isimli yuvarlak taşı yerinden oynatmak için oyuncular bir çizginin gerisinde durarak yassı taşlarını sırasıyla danaya atarlar. Dana yerindeyken ebe taşlarını almak için çizgiyi geçen oyuncuları yakalamaya çalışır.
M

mağ a. ahşap çatıda ağaç kolon
malama a. dövenden geçirilmiş fakat savrulmamış taneli sap
malamat a. şamatacı, yaygaracı
manca a. domates salatası
meke a. mısır
mele a. çelik oyununda kale taşı
meleeke a. kumlu yada ince topraklı yerlerde yere ters koni biçiminde çukur açarak çukura düşen böceklerle beslenen bir böcek, karınca yiyen
menik a. ısdarda dokuma ipinin küçük yumağı
meret sıf. uğursuz, hayırsız
mertek a. ahşap çatıda kaplamaları taşıyan ağaç
meses a. öküz dürtme aleti
metene uğramak d. çok acıkmak, karnı zil çalmak
mezdeği a. köknar
mezleğe sakızı a. ladinin kozalaklarından elde edilen sakız
mıkıs sıf. cimri
mılkıç sıf. çok yumuşak, lime lime
mılkıç gibi d. çok yumuşamış
mıncırığı çıkmak d. mıncık mıncık olmak
mızırdanmak f. yapılan şeylerden mutlu olmamak, yakınmak
mis a. erik ağaçlarının gövdesinden akan yapışkan sıvı
mitil 1. a. kaplanmamış yorgan 2. sıf. eski
mitili çıkmak d. eskimek
mizzik a. bir kuş türü
mucuk a. sürü halinde gezen bir tür küçük sinek
muhanet sıf. yardım sevmez
muhanete kısılmak d. birinin isteğini yapabileceği halde zorluk çıkartmak, uğraştırmak, muhanete muhtaç olmak
mukayyet olmak f. emanet edilen bir şeyi korumak
murt a. yaban mersini
mustura a. numune
mürdün a. kaldıraç
N

nahar a. hayvan sürüsü
namazlağa a. seccade
namtı a. bıçağın metal kısmı
naylon a. römork
nenceğiz z. ne kadarcık
nişe a. nişasta
nohlaz sıf. benzer, orta şeker, idare eder, epeyce, eh, yeteri kadar, alasulu
nuz sıf. ekşi tatlı arası, mayhoş
O

oba a. el, yabancı
ok a. karasabanın sivri kısmı
okluk a. yün, pamuk çırpmaya yarayan değnek
okumak f. düğün veya nişana davet etmek
okuntu a. nişan davetiyesi olarak kız evi tarafından gönderilen küçük hediye
ola soru acaba
oldaç sıf. ümit vaadeden
oma a. leğen kemiği
omuzlağa a. bir kişinin zor taşıyabileceği büyüklükte odun
ot döğmek f. çapa ile zararlı otları ayıklamak
Ö

öğürtmek a. çok yıllık otsu bitkilerin ilkbaharda çıkan ve bazıları yenebilen taze filizlerine verilen ad
ölçermek f. ateşi canlandırmak için karıştırmak
öllük a. bebe toprağı
örk a. bağ
örklemek f. hayvanların yayılması için uzunca bağlamak
örme a. kıldan örülmüş kalın sicim
örtlemek f. (kesici ve delici aletler için) bir cismin ön tarafına saplanarak karşı taraftan çıkmak
ötegeçe a. karşıyaka
öykenmek f. taklit etmek
P

paçağlı a. üstü başı dağınık, pejmürde
palazı çıkmak d. toza toprağa bulanmak
pampal a. gelincik
pança a. avuç
pançalamak f. avuçlamak
partutuş olmak d. telaş etmek, eli ayağına dolaşmak
pelken a. eski sergi parçası
pençik a. hizmetçi
perpil a. yabani üzüm, kuşüzümü
pırnal a. odunu kaliteli bir tür bodur meşe
pırtmak f. boşanmak, elinden kaçmak → pırttırmak f. ett. bırakmak, salıvermek
pıtık a. potpotu mermisi olarak kullanılan ardıç tohumu
pinnik a. kümes
piz a. delik açmaya yarayan ucu sivri alet
portak a. 1. boşluk, 2. mcz. fırsat
portmak f. boşanmak, elinden kaçmak → portturmak f. ett. bırakmak, salıvermek
potpotu a. sumak ağacından yapılan çocuk silahı. 20-25 cm uzunluğunda 3-4 cm kalınlığında kesilen ağacın ortasındaki özsu damarı kızgın demirle çıkarılır. Bu deliğin iki yanına hava geçirmeyecek şekilde ardıç tohumu yada ıslak kağıt konur. Öndeki hızla itildiğinde arkadaki fırlar.
purç a. erkek sakızlık ağacının çiçeği
puskurmak f. püskürmek
puslanpatır a. saklambaç
pür a. kurumuş çam yaprağı
pürçük a. bitkilerin kökünde veya tepesindeki tüylü püskül
püsürün a. pamuk asalağı, kevzi
S

sakar a. hayvanların alınlarında bulunan farklı renkte leke yada benek
sakna a. taneli tohum
salma a. köy vergisi
salma sulama d. tarlanın su serbestçe salınarak sulanması
samı a. öküzü boyunduruğa bağlamaya yarayan sopalar
samı bağı a. samıları bağlayan ip
sarat a. tahıl elenen büyük delikli kalbur
sehlik sıf. aklı eksik, esemesiz, görgüsüz
sekil a. atım ayağındaki genellikle beyaz leke
seklem sıf. yarım, biraz eksik
seko a. ceket
sel a. salya, yapışkan sıvı
sele a. kuru yufka ekmeğin konması için kamıştan yapılmış yayvan sepet
selinti, sellenti a. selin sürükleyerek getirdiği şeyler
sepeti seyrek d. anlayışı kıt
sepetleğe a. değirmen ağzı
sergen a. kurutma sergisi
setik a. düğ, simit
sıklat sıf. bunaltıcı (sıklet)
sırkmak f. kurumak, kurutmak, süzmek
sırta giden sıf. çekilmez, söz dinlemez inatçı kimse
sırtarmak f. pis pis sırıtmak
sırtıňkılıç a. bukalemun
sıykal sıf. kaygan, kaypak
sikke, zikke a. hayvan bağlanan ağaç yada demir kazık
sirke a. bit yumurtası
soğukluk a. semizotu, pirpirim, tokmakan
sokum a. yufka ekmekten yapılan dürüm
somak a. mısır koçanı
sosur a. pısırık
soyka 1. a. ölü üzerinden çıkan giysi 2. sıf. kötü kimse
söbe sıf. oval
söğürme a. közde pişirilen sebze
sömek a. yün yumağı
sömelek a. kundak yada kundaklanmış çocuk
söykenmek f. yaslanmak
su eşeği a. sulak yerlerde yaşayan iri beyaz bir kuş
su sulamak d. tarla sulamak
sülempe a. er oyununda dananın altına koyulan yada danaya atılan yassı taş
süllüm a. ebegümeciden yapılan ekşili yemek
süňgüç a. el gergin olarak açıkken başparmak ile işaret parmağının arasındaki mesafe
sürgeç a. bulaşık bezi
süsmek f. tos vurmak, toslamak
süven a. çit kazığı, çeten direği
süyük a. damlardan yağmur suyunu aşağı akıtan oluk
Ş

şakıl a. eşeğin sırtına iki yana su tenekesi koymaya yarayan araç
şakıldak a. sepetleğeden buğdayın kolay akmasını sağlayan düzenek
şakıldak gibi d. çok fazla ürün yada meyve veren bitkiyi anlatır
şap sıf. eğri, yamuk, çarpık
şarmıta a. arsız, edepsiz, namussuz
şarşalak sıf. sakar
şelek a. 1. ekin destelerinin patosa verilmek üzere yapılan yığını 2. sırtta taşınan yük
şelek çekmek f. ekin destelerini taşımak
şeş a. eşarp
şif a. pamuk kozası
şifan a. yulaf
şinik a. 1 tas, 1/4 külek 1/2 tenekeye eşit tahıl ölçeği
şor a. sohbet, laf
şörük a. ağız suyu
T

tahra a. çalı, çırpı kesmeye yarayan demirden, ucu öne eğri kesici alet
tahtadelen a. ağaçkakan
taka a. çardak
takım a. tarla sınırı
tapan a. yeni sürülmüş tarlada kesekleri kırarak tarlayı ekime hazırlamakta kullanılan, düzgün kütükten yapılmış tarım aleti
tas a. 1 şiniğe eşit tahıl ölçeği
taş armudu a. sert küçük meyveli bir armut çeşidi
taş değişmek d. dama, satranç gibi oyunlarda denk iki taşın karşılıklı alınması
taşkala a. gürültü, patırtı, alaya alma
tekesemek f. keçiler için çiftleşme zamanı gelmek
teleme a. çiğ sütün incir özsuyu damlatarak kestirilmesi ile yapılan peynir
teneke a. bir tahıl ölçeği
tenelemek f. hayvanların tahılları çok yemesi nedeniyle oluşan hastalık
tergemek f. bırakmak, terk etmek, vazgeçmek
terkeş a. ok atan tüfek
teşt a. leğen
tevek a. asma, karpuz gibi sarmaşık türü bitkilerin uç dalları
tevir sıf. çeşit → tevir tevir sıf. çeşit çeşit → bir tevir d. bir tuhaf
tevriz a. balkabağı
tıňsırık a. hapşırık
tıňsırmak f. hapşırmak
tırık sıf. 1.küçük 2. yaşından beklenmeyecek derecede olgun veya zeki
tinkitmek f. ett. devirmek, attırmak mcz. yenmek
tinkmek f. zıplamak
tintirik a. başparmağı destek yaparak özellikle orta parmağın tırnağıyla yapılan vuruş, fiske
tirindiz a. titiz
tirşik a. acı pancardan yapılan ekşi yemek
toğga a. yayla çorbası
tokanak a. tuzağa düşülen yer
toklu a. koç
toruk a. genç ağaç
tosbağabağırsılığı a. kahkaha çiçeği
töde a. fidan korumalığı
tömbek a. tümsek
tuluk a. deri torba
tummak f. suya dalmak, suya batmak → tumdurmak f. ett. suya daldırmak, suya batırmak.
turaç a. kekliğe benzer çilli kuş
tusturuk a. balon
tük a. soğan çiçeği
tük vuruş a. gülle oyununda havadan vuruş
tülü sıf. güzel saçlı veya güzel tüylü
U

uğunmak f. görünmeyecek kadar hızlı dönmek d. kendini bir işe vererek hızlı çalışmak
ulama a. kumaş parçalarından dikilmiş yaygı
ulmak f. çürümek
uluk sıf. çürük
umsunuk olmak d. hayal kırıklığına uğramak
urmududu a. iri mor meyveli bir dut çeşidi
urukkuşu a. arı kuşu
urup a. dörtte bir
uruplağa a. 1/4 şinik, 1/16 külek denginde tahıl ölçeği
uyan a. gem, dizgin
uz zrf. yavaş, sessiz
Ü

üfelemeç a. kuru yufkanın ufalanarak yağ ve şekerle kavrulması ile yapılan tatlı yiyecek
üfelemek f. 1. ovalamak 2. ufalamak
üfrük a. ıslık
üğ a. baykuş
üleş a. ölü, ceset
ütmek f. 1.yenmek. → 2. aleve tutmak. → ütülmek f. edl. yenilmek
üvez a. sivrisinek
V

varangelen a. ısdarda dokuma iplerini iki yana ayıran hareketli düzenek
varmak f. kocaya gitmek
verilmek d. tüm gücünü sarfetmek, tüm dikkatini o işe yoğunlaştırmak
vırtgel a. dokurcunda aynı anda yasılı ve basılı olma durumu, ikircim
vidillik a. saka kuşu
Y

yağlık a. eşarp
yağmur tutmak d. yağmur yağmaya başlamak
yal a. hayvana yapılan yemek
yalak a. 1. hayvanların su içtikleri taştan yada ağaçtan oyma kap, 2. su taşı, lavabo
yalamık a. çam ağacının kabuğunun altındaki tatlı özsulu soymuk tabakası
yammak f. yamultmak, eğriltmek
yaňaz sıf. sırta giden, çekilmez
yantiri zrf. yampiri, eğri, yamuk, çarpık
yapalak a. bir baykuş türü
yapık a. üzüme benzer meyveli sarmaşık diken türü, domuzboğazlıyan
yargan a. incirin içi açılarak kurutulmuş hali
yarma a. kalburaltı döğme
yarpuz a. yaban nanesi
yasılı d. dokurcun oyununda aynı oyuncuya ait üç taşın bir hizaya gelmesine bir göçek kalmak
yayma sıf. bineğin üstüne kolay yüklenmek için çuvalın az doldurulmuş hali
yazı a. 1.yer. → 2.ova, düzlük
yeğni, yeyni sıf. hafif mcz. ağırbaşlı olmayan, hoppa
yeğnilmek f. hafiflemek
yekinmek f. kalkmak
yekre a. atılmış pamuk yığını
yellenmek f. hızlanmak için geri çekilmek, gerilmek
yemişen a. alıça benzer küçük kızıl meyveli ağaççık
yernik kalmak d. istediğini yapamamak
yernik sıf. istediğini yapamayan
yolak a. geçit
yornuk almak f. dinlenmek
yörep a. yokuş
yumak f. yıkamak → yunmak f. dnş. yıkanmak
yunak a. yıkanılan yer, banyo
yüklük a. evlerde yatak yorgan konulan yer
yülek 1. a. bileği 2. yülünmüş, keskin
yülemek, yülümek 1. f. bileğilemek 2. kökünden traş etmek, sıfıra vermek, traş olmak
Z

zağar a. köpek
zanapalı sıf. kaba saba
zavar a. arpa ve mısırın birlikte öğütülmesi. ile yapılan hayvan yemi
zenk a. kavun, karpuzun yaprağında yapışkan gibi kabuğunda delik şeklinde görülen içinde sertlik oluşturan bir hastalık
zıbarmak f. ölmek, gebermek, uyumak, sızmak
zınka zınk sıf. tıkabasa
zıypak a. kaygan
zıypmak, zıypınmak f. oturarak kaymak
zibil a. gübre
zillemek, zillenmek f. çimlenmek, filizlenmek
zilli sıf. çimlenmiş, filizlenmiş
zincar a. böğürtlen çalısı
zirmit ta d. küçücük, mini minnacık
ziv ziv gezmek d. aylak aylak dolaşmak
zomzalak a. 1. eflatun renkli güzel kokulu küçük salkım çiçekler açan tespih tanesi büyüklüğünde salkım halinde meyve veren bir süs ağacı 2. sis yağışı
zontur a. kaba saba
zopcuk a. kısa kalınca ağaç parçası
zopur a. donmuş çiğ yada sis yağışı
zopzopu a. züppe
zorlatmak f. seğirtmek
zupban a. ardıçkuşu
zurba a. sürü


Sözcüklerin bir kısmı şu anda kullanılmayan; ancak Öztürkçe olan sözcükler, bir kısmı ses düşmesi veya ses türemesi şeklinde yöresel ağız olarak yerleşmiş, bir kısmı ise sert sessiz olan “k” harfinin “g” olarak söylenmesinden ve nazal “n” harfinin kullanımından kaynaklanmaktadır. Anlamları %100 karşılamayabilir. Amaç kelimelerin anlamından çok kelimenin doğal halini yansıtmaktır.

A

aaa! O anda yapılan bir iş veya davranışın aşırıya kaçtığı durumlarda kullanılır.
aabbavv Aşırıya kaçan durumlarda “hayret ünlemi” olarak kullanılır.
aal Ağıl. Tarla veya bahçeler arasında çalılardan örülmüş duvar.
aaz (ağız) İneğin yavruladıktan sonraki ilk sütü.
acar Yeni
adı batasıca Domuz
ağzı yumulasıca Ölesice
alabaş Bir tür küçük, çizgili motifli kavun türü.
alaf çalmak (alev çalmak) Sıcak ve nemli havanın etkisiyle oluşan etki.
alağbak Bir kuş türü
alemençik Bir kuş türü.
Alim Allah Allah bilir
alkış verme Dua etme.
Allah abatlar veresi Allah temiz,açık bahtlar versin.
amanat Emanet.
anaç Yaşı ilerlemiş, gözü açılmış
anarıya gitmek Daha çok taşıtların geri geri gitmesi demektir.
arısili Tertemiz
arıya gitmek tüketim malzemelerinin kullanılmaz hale gelmesi veya getirilmesi demektir.
aşılak Aşılanmış (daha çok dut ağacı için kullanılır.)
aşma Ağıllardan geçen yol, yolak.
aşşa Aşağı
avara (avare) Boş gezen, işi olmayan anlamındadır.
avarlık Biber, patlıcan vs. ekilen yere denir.
ayampur Aşırı nemli hava (inciri olgunlaştıran hava olarak bilinir.)
ayaz Soğuk.
ayın esgisi (eskiay) Bu zamanda kesilen ağaç daha uzun süre dayanır.
ayrık Bir tür ot.
azzık (azık) Tarlaya götürülen yiyecek.
B

bağır göğüs kafesi
bahta bakan bukelamun
bambıl Pirecik (tohuma düşen böcek)
başı esik Başı eksik anlamında kullanılır. Tam dolu olmayan.
bayramcalık Bayramda giyilmek için alınan giyecekler.
bazlama Küçük yufka ekmek, gözleme.
bekere Çıkrıklarda eğrilecek ipin dolandığı yer.
bıçgı Testere.
bıldır Geçen yıl
bılız Yaramaz çocuk. Ermeni çocuğu.
bibi hala
bider Tohum
bidon Plastik kavanoz.
bir bonak yamır Yağmurun birden başlayıp durması.
birine şişmek Birinin hoşuna gitmesini istediği davranışlarda bulunmak.
bisseel Az sonra.
bişme Güveç
bişşek Yayıktaki ayranı karıştırmaya yarayan çubuk.
biyaktan Az önce.
bocit Sürahi.
bor Ekin tarlaları arasında ekilip sürülmemiş otu bol olan yer.
boşandırmak Bir delikten geçirmek.
boyunduruk Öküzlerle tarla sürerken öküzlerin boynuna takılan boyunluk
boz Kül rengi.
böö örümcek
böön Bugün
börk Takke
börkenek Kapşon
bre Erkekler için kullanılan samimi ifade.
buncaaz Bu kadar, Bu kadarcık.
buncalış Bu sefer
bunsukmak Dumandan, isten bunalmak.
bük İçine girilemeyen çalılık
büvelek Bir çeşit hayvanlara iğne batıran sinek.
büvet Küçük havuz (kısıtlı imkanlarla yapılan havuzcuk)
C

caalak Mutfak, banyo gibi yerlerin atık su gideri.
caldırtı Ses, herhangi bir şeyin etrafını etkileyerek ses yapması.
camız Manda.
cangama Çekişmek. Tartışmak, gürültü etmek, etrafı rahatsız etmek anlamında
cangama Laf kalabalığı
carbık Çok konuşan, tartışan kişi (bayanlar için kullanılır)
cardın farenin büyüğü
carsa Bir kumaş türü
cascavlak Üzerinde hiçbir şey olmayan, kel.
celfin piliç
cemkirmek Gereksizce bağırmak.
cescevlek biçimsiz
ceyran elektrik
cıba domuz yavrusu
cıkıl Madeni para
cılk Bozulmuş yumurta
cıllıcı Kavgacı, oyun bozan
cıllımak Yan çizmek, oyun bozanlık yapmak.
cıngar çıkarmak Kavga çıkarmak, anlaşmazlık çıkarmak, cıllımak
cırnavık ağustos böceği
cırtık Tırnak, diken çiziği
cilkes Tamamen
cirpinti maki türü
ciyeriyin sapından vurulasın Ciğerinden hastalanasın, ölümcül hastalığa yakalanasın
coruk Küçük, yumurtlamayan tavuk
cuvara sigara
cübür, cüprenti Suyun yüzeyinde bulunan kurumuş yaprak, gazel.
cüllük Hartlap ağacının meyvesi.
Ç

çaal Genellikle tarlaların kullanılmayan yerindeki toplanan taş yığını.
çandır 1.Gelişmemiş 2. Karışık durum.
çapa 1.Tarlada ürünlerin arasını süren tarım aleti 2. Büyük kazma.
çardak Evin dışında oturmak için kullanılan “kamelya”
çarık Topuğu bükülmüş ayakkabı.
çarpana Kuş avlamak için kullanılan lastiklerde (sapan) içine taş konulan deri bölüm.
çatalavrat Bir böcek türü
çatırtı Herhangi bir şeyin ani veya hızlı ses çıkarması
çaygara Su içmek için su kaynağının önüne yapılmış küçük havuzcuk.
çebiç Oğlağın büyüğü
çekişmek Ağız kavgası.
çeltik Pirincin tarladaki hali
çen parça, yarım, diğer yarısı
çenedini ayırmak Bacaklarından ayırmak.
çepel Bulaşık
çeten Traktörde römorkun üzerine tahtalarla ilave yapılmış şekli.
çetil Fide
çevrengeç Suyun döndüğü yer. Kıvrımlı akıntı.
çıkla Tamamen
çıkrık Yün eğirmek için yapılmış; kasnak, bekere ve ayaktan oluşan mekanizma.
çıngıl Küçük dal.
çınkı parça
çıtımık Menengiç ağacı
çıtırtı Herhangi bir şeyin etkisiyle çıkan küçük ses.
çili Pamuğun çiğ yağdıktan sonra kabuğuyla beraber toplanması.
çilpik Küçük parça
çimmek Banyo yapmak.(Daha çok havuzda büvette çimmek anlamında kullanılır.)
çinçik Kuş
çinke Küçük parça (saydam taş için de kullanılır)
çisemek Çiğ gibi, çiğe yakın.
çotul Ağacın kollarının ilk ayrıldığı yer
çömçe Büyük tahta kaşık.
çul Keçi kılından dokunan yaygı olarak kullanılan düz desensiz dokuma.
çüven Davulun tokmağı
D

damah Cimri (tenezzül etmek)
damızlık Herhangi bir şeyin çoğalması için saklanan numune, örnek
darbız Toprağın nemi.
davış Ses, herhangi bir şeyin hareket ettiğini belirten ses.
dayramak Aşırı gerilmek.
demlik sürekli
depegolu Traktörle pulluk, çapa, gaster gibi tarım aletlerinin yukardan da bağlantısını sağlayan alet.
depgi Genellikle tarhanayı pişirirken karıştırmak için kullanılan araç.
depik Tekme.
deşirmek toplamak
devlikisüün Ertesi gün.
dıdısının dıdısı sisileli, dolambaçlı durumlar için kullanılan bir söz.
dıkılmak girmek
dıkız Az nemli.
dıngırcını avlamak Bir olayın ayrıntısını öğrenmeye çalışmak
dıngıt Saçın traş makinasıyla sıfır numaraya kesilmesi
dışlık Keyif.
dik Meyili çok olan yer
dil Anahtar
dingil Tepe, uç nokta.
diremince Herhangi bir şeyin tam oturması.
dirgen Ekin sapını patosa vermede veya bir yere taşımada kullanılan alet.
dokurcun Dokuz taş.
dombalak takla
döyüsün emzirdiği, südüğü Deyyusun beslediği
dulda Rüzgar eserken, rüzgarın etki etmediği, ulaşamadığı yer.
dutmaç Az pişmiş bazlama (gözlemenin) eriştenin ekşili mercimek veya pirinçle pişirildiği bir tür yemek türü.
E

ebeş Çirkin sarışın.
eee! eee! Arka arkaya yapılan hatadan sonra söylenen bir ünlemdir.
eerelti Meşe
el lehençesi El ve ayak yıkamak için kullanılan araç. Seyyar lavabo
elefetsiz manasız
eletmek (iletmek) ulaştırmak
eli belinde Genellikle çardak ve hayma yaparken kullanılan, direkle tavanı oluşturan ağacı bir birine bağlayan ağaç.
elleem Her halde anlamındadır. Yanlış bilinen bir durum sonrası da söylenir.
ellengeç Yengeç
ellik Ekin biçerken parmaklara takılan elçek.
emilik Keçinin yeni doğmuş yavrusu.
enek Bilye oynarken, dikilen madeni para.
enik Hayvan yavrusu.
erinik yağ Bekleme süresini uzatmak için tereyağın eritilmiş ve tuzlanmış hali.
esse mi? (essah mı?) Sahi mi? Gerçekten mi?
eşgere Aşikar, apaçık, Herkes tarafından fark edilebilen
eşiklik Evin giriş kısmı
evlensek Evlenmeye aday, evlenmek isteyen kişi.
evmek Acele etmek.
evreeç Yufka ekmeği döndürmek için kullanılan ağaçtan yapılan yassı araç
evsin Kuş avlarken, kuştan gizlenmek için yapılan çalılardan yapılan evcik.
eye ekiştirmek Zaman geçirmek, ayak sürümek.
F

fak tuzak
fakı (fakih) Hoca.
fedik (hedik) Kaynamış mısır, buğday tanesi.
felfellemek Sendelemek.
fılcırtmak Düzensiz bir şekilde atmak.
fırfırı küçük yağmurlama
fırıştak topaç
fışgırık İlaçlamada kullanılan motorsuz, elle çalışan zirai mücadele aracı.
filtik filtik paramparça
firez Anız
firik olgunlaşmamış
fiske eski aydınlatma aracı
fiyd Küçük bir kuş türü.
G

gabırlık mezarlık
gaco Hoyratça hareket eden genç.
gadasını almak Tasasını, kaygısını, kederini almak, üstlenmek.
gadef (kadeh) Kulplu bardak.
gafası firirek Anormal davranışlarda bulunanlar için söylenir
galiç Orağın küçüğü.
gallep Güvercin.
galli Sincap.
galp Ağır hareket eden. (Kanı ağır)
gamgı Odunun kesmenin etkisiyle oluşan parçası.
gamiş Kamış
gandak Büyük çukur.
gapıt kaban
gara guvan Fenni olmayan, uzun, el yapımı kovan.
garaa kargı
garaçalı (karaçalı) Dikenleri uzun ve çok olan bir maki türü.
garaltı (karartı) Tam seçilemeyen, ne olduğu anlaşılamayan görüntü.
garanışmak karanlık olmak
garanmak Kızarak suçlayıcı sözler söylemek.
gareen Hoş kokulu bir ot türü.
garez etmek İnadına yapmak.
garsambaç Kar pekmez karışımı yiyecek.
gasbalık Avlunun tahtadan yapılmış kapısı.
gasıl Arpanın yeşil, başak çıkarmamış hali.
gaster Modern ilaçlama makinesi.
gaşşak Keçi, koyun gibi küçükbaş hayvanlar için yapılan korunak
gaşşak Koyun ve keçi konulan ağaçlarla çevrilen, üzeri açık veya kapalı yer.
gatık ayran (Torba gatığının özenerek ayran haline getirilmesi.)
gavırga Patlamış mısır
gavıt Kavrulmuş buğday yada mısır öğütülerek yapılan yiyecek.
gavur dedengil Ot türü
gazel Kurumuş yaprak.
geliç Ot türü
gem Buğdayı harmanda öğütmek için kullanılan altında sivri taşların çakılı olduğu, öküzlerin çektiği bir araç.
gemini gevmek Bir olayı yapmak için istekli bir şekilde beklemek
gıcilo Tohum.
gıçıırık kıçı kırık, beğenilmeyen
Gılik tomatis Küçük domates.
gır kişmir Sarışın birinin güneşin etkisiyle daha da sarışınlaşması.
gıralaaç Kıral Ağacı.(zomzalak)
gıran dıkıla Kıran gele, gelsin. Kökü kurusun!
gırçarmak Niyetinin kötü olduğunu belli etmek
gırıflamak Küçük parçalara ayırmak.
gırızet Eski bir kumaş çeşidi
gırklık Koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanları traş etmek için kullanılan alet
gırklık Koyunların yününü kesmek için kullanılan ilkel makas.
gırtgırtı Gagası uzun bir kuş türü.
gısga Küçük soğan tohumu.
gısıkmak Herhangi bir şeyin sıkışması.
gısır gısır torba Dokuma olmayan hazır, naylon karışımı(naylondan) olan torba.
gıvratmalı Burmalı (bilezik)
gıyamat gımı Herhangi bir şeyin çok olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz.
gıyılgan Maddesi ağaç olan her maddeden batıcı, delici küçük parça.
gıyrak Küçük kum veya toprak parçası.
gıyyb gırmızı kıpkırmızı
gızılbacak Ot türü
gızınmak ısınmak
gocunmak Çekinmek.
goddik ukala
gompile (komple) Hepsi, tamamı.
gongulu gook boş, kovuk
gontak Araba anahtarı.
goo etmek Dedi kodu etmek.
gopli Sürülmüş tarladaki kesekleri ezmek ufalamak için kullanılan tarım aleti.
goza çıbıı Pamuğun yapraksız çubuğu.
göbelek Mantar.
göcek güpre Buğdayların göceklemesi(çoğalması) için atılan gübre.
göde şişman
gökcek Güzel, alımlı.
gökgülü sarı Göğüs kısmı sarı olan küçük bir kuş türü
gön deri
göönmek (göyünmek) Ateş veya ısının etkisiyle, yanmaya yaklaşmak. (Neredeyse yanmak.)
göööm gö olgunlaşmamış
götün götün gitmek Geri geri gitmek.
gubarmak şişmek
gulunç İki omuz arası, sırt.
gumbilis kominist
gunnacı gebe
gurk tavuk Civciv çıkarma zamanı gelen, çıkarmak isteyen tavuk.
gurmut Ahlat türü.
guruyer gunduzu gayışkanat
guşana Küçük leğen.
guşana süt kabı
guvan kovan
guyruu tıpılatmak Can vermek (guyru titiretmek)
gülle Bilye.
gümbür Ağaç yayık.
H

haçan bürülan Ne çabuk bre ulan
haçan Ne çabuk.
hakına Yavrulamamış keçi.
hakını avcuna koymak Gereğini yapmak, dersini vermek
halbır Kalbur.
halep garası Yeşil karpuz türü.
hambalis Aşılı mersin.(maki türü)
hamzan Tereyağı saklanan kap.
hapban gımı Bir parçanın tamamıyla istenilen yere düşmesi.
hapban Kuş tutmak için yapılan kapan.
haral (harar) Ketenden yapılmış büyük çuval.
hardalatsız biçimsiz
hartlap Kocayemiş.
hasta yoklamak Hasta ziyaret etmek
haşventi Küçük çalı, yaprak karışımı kırıntı.
hayma Genellikle güneşten korunmak için dört direk üzerine yapılır, üzeri ağaç dallarıyla kapatılır.
hazele Geveze, afacan.
hebil yabani sarmaşık
heebe (heybe) İki cebi olan, dokunmuş, eskiden eşya taşımak, gübre atmak için kullanılan bir eşya.
helik Küçük taş parçası.
helke Satır, su kabı.
hellen hellen etmek Emaneten duran, sallanan, her an yıkılabilir.
hellenmek Sallanmak.
herif Bey
hetif üzüm döküntüsü
hıllangaç Salıncak
hımbıl Eskiden, kağıtlara yazılan kelimeleri bulmayla ilgili bir oyun.
hıncırık Hayvanların tekmesi.
hırtık Eklem yerlerinin kayması, zedelenmesi.
hışgımı Epeyce.
hışırlı Pamuğun kabuğuyla toplanmış hali.
hıta Acur.
holluğu inmek Hevesi gitmek, isteğinin bitmesi, dediğinin olması.
holungu Büyük sopa.
hombuluna almak Omuzlarına almak
hopilik Tohum.
hopuna almak Sırtına almak
horanta ev halkı
horum Susamın sapıyla beraber kurutulması için belinden bağlanmış ve bir birine yaslanmış koni hali.
horuzlanmak Diklenmek.
hoşarlanmak Hoşuna gitmek.
hozak Olgunlaşmamış incir.
hozu Kanı soğuk.
hölümek Tohumu su ile karıştırarak, tohumun nemlenmesini sağlamak.
höpürdetmek Ses çıkararak, kahve veya çay içmek.
hörtük İşe yaramaz.
hu Saptan yapılan korunak.
huysukmak Tehlikeden haberdar olmak, bir yere gitmek istememek.
huzulu masraf (fuzuli) Gereksiz yapılan harcama
hümzünmek Yeltenmek.
hüs Sus.
I

ıralanmak Sallanmak, bir binanın sallanması
ırbık İbrik
ışgın Sürgün, filiz.
ışgıya eşkıya
ışımadan Şafak sökmeden
ırzıırın çocuğu Irzı kırık (Irkı bozuk, soyu belirsiz) çocuğu.
ısmarıç Sipariş.
İ

ibili İbibik kuşu.
ikirciklenmek Huylanmak, şüphelenmek, kötü bir durum sezmek.
iliksiz yaramaz
ineemen Kertenkele benzeri bir sürüngen.
it gılı postal bağı Başı dibi olmayan, gereksiz, kayda değer bir şey olmayan.
K

garaböcük domuz
kakılı çok
keçik Yazmanın kakül görünecek şekilde bağlanması.
kehni kazma
kekre çalmak Tadının ekşi veya acıya yakın olması.
kele Bayanlar için kullanılan samimi ifade.
kelekesten kertenkele
kepmek dik duran bir şeyin yıkılması
kerçine getmek Ters davranmak.
kertiş kertenkele
keskenmek Vurmak için harekete geçmek
kesme meşe çeşidi
keşkere Malzeme taşımak için iki ağaç üzerine üç tarafı kapalı araç.
kilden tas
kildirmek fırlatmak
kirmen Yünden ip yapar
kirtik Sabunun en küçük hali
kirtilini çıkarmak iliklerini sökmek
kişmir Sarışın, kirli sarışın.
kökgüç Ucu sivri sopa.
kömeç Yaprakları yemek yapmada kullanılan bitki.
kör tapa Sulama borularının en ucuna takılan tapa.
köre Demir aletlerinin yapıldığı yer.
köryapalak yarasa
köşt iskemle
köynek Eskiden gömlek yerine geçen bir giyecek
kücü Halı ve kilim dokumak için kurulan tezgahta ipleri tutan kalın sopa.
kümül bkz.horum
küncü baalası Susamları sapıyla beraber kurutmak için bağlanmış hali.
küncü susam
künde her gün
kürt bülbülü Kuş türü
küşne burçak
L

Labıt demir parçası
laylon römork
Lemerme Nemlenme.
lepe 1.Bulgur veya pirinçten yapılan bir tür yemek. (ölgünürek lepe) 2.Nohutun ıslatılıp kurutulduktan sonra dövülmesinden elde edilen yemek.
Loş Düğün yemeği.
Löküs Elektriksiz çalışan aydınlatma aracı.
M

maa Uzun ağaç.
malamat olmak Rezil olmak
malamat şamatacı
manca Domates salatası.
mangılı batmak Adı geçmez olmak, adı anılmamak.
massık massık yürümek Ağır ağır, kaygısızca yürümek.
mavra kesmek Sohbet etmek.
meh al anlamına gelir
meke patlaa patlamış mısır
meke pürçüğü Mısır püskülü.
meke sokalaa Mısır koçanı
meke mısır
meses Labıtın çubuğu
mık çivi
mıkıs cimri
midesi cıkramak Midenin ekşimesi.
mintan gömlek
mitil Eskimiş, parçalanmış
mucuk küçük sinek
murt mersin
muşamba naylon
mürdün Kesilmiş kullanılmak üzere uzun ve kalın ağaç.
müşdere olmak almayı istemek
N

naakıt Ne zaman
namtı Sapı olmayan bıçak.
navıtıyon Ne tutuyorsun, ne yapıyorsun?
ne biliim edem Anlatılamayan ve kafasına yatmayan bir davranış, söz sonrası söylenir.
ne tevir ne çeşit
neciimiş Ne imiş, küçümsemek için kullanılır.
ninemeli Ne yapmalı, ne gerek var, boşver anlamlarında kullanılır.
nişe bulamacı Nişe yemeği
nişe Buğdayın bekletilerek suyunun kurutulmasıyla elde edilen özü
O

obalar ne der Başkaları ne söyler
ocakdan yırak (ocaktan ırak) Ailelerden, evlerden uzak olsun
okuntu davetiye
omanı pıttırmak belini ağrıtmak
omusilli Güzelim, ne güzel.
omuzla Omzuna alıp getirecek kadar ağır olmayan kesilmiş ağaç.
ondan kerli Ondan sonra.
oynum hos Oynamıyorum, oyundan çıktım, mola
Ö

ölgünürek lepe Az pişmiş lepe.
öllün körü Ölünün körü, beddua.
ölümsek Çok zayıf, cılız.
örk Hayvanı uzun bağlamak.
örme Örgü hayvan bağlamaya yarayan ip.
örme Örülmüş ip.
örtme Evin önündeki düz alan.
öteberi İhtiyaç malzemeleri.
ötürmek İshal olmak.
P

paldın Atların semerini vücuduna bağlayan kuşak.
palıt pelit, palamut, meşegiller tohumu
pampal gelincik
parke Kaban
patacını ayırmak bacaklarını açmak
pataç Bacak arası.
pavkırmak Hayvan sesi.
perpil Bir tür yabani siyah üzüm.
peşgir havlu
pırnal yeşil meşe kategorisinden bir ağaç türü.
pırtı Giysi, giyecek.
pırtmak Yuvasından çıkmak.
pıslan patır Saklambaç oyunu.
pısmak saklanmak.
pıtık 1.yumurta 2. bacak arası 3. Ardıç ağacının meyvesi
pinnik kümes
pontil pantolon
porsumak Herhangi bir şeyin nemden dolayı kokması, pörsümek.
potturmak Bir delikten geçirmek, boşandırmak.
pörez Selin yolu bozmaması için, yolun altından geçen beton boru
pür Çamın kurumuş yaprağı.
pürçük Tohumun ucu.
püsü kedi
S

saavvp sarı sapsarı
saban Öküzlerle tarla sürmede kullanılan ilkel pulluk.
sacaa Saç ayağı. Üç ayağı olan, üzerinde genellikle yemek pişirilir
sakadıırak dengesiz kişi
sakga kene
sakna kabuklu tohum
samı Boyunduruk deliğinden geçen çubuk.
santraviç (santrifüj) Sulama aracı
saplıcan zaturre, ölümcül hastalık
sarat Büyük kalbur.
savan Günlük kullanım için dokunmuş kilim
savışmak geçip gitmek
sehlik Esamesiz, yerli, yersiz konuşan kimse.
seklem Eksik, tam dolu olmayan.
selemet Uzak yer, öte
sepedi seyrek Dikkat etmeden, gereksiz, hoyratça, olur olmaz konuşan.
sepet Kamıştan örülen, incir, üzüm taşımada kullanılan araç.
serçe oyunu Düğünlerde genellikle 5, 6 kişiyle oynanan bir oyun çeşidi
setirikli Sehlikliği ve dağınıklığı huy edinmiş kişi.
sıklat sıcak, bunaltıcı hava
sırıtmak gülümsemek
sırtarmak sürekli gülmek
sırtın gılıç bukalemun
sıykal kaygan, aşırı kaygan
sikke demir kazık
sili Dolu, ağzına kadar dolu
sille tokat, elle vurma
simir simir yağmak Yağmurun yavaş yavaş yağması
simsar Alım satımlarda arabulucuya denir.
sinmek Hedef küçülterek, avına yaklaşmak.
sinsin oyunu Düğünlerde ateş üzerinden atlama esasına dayanan bir oyun çeşidi
sivtimek ayıklamak
soğukluk gatmacı Semiz otundan yapılan yoğurtlu yiyecek
soğukluk semiz otu
sokum dürüm
somak eşgisi sumak
soyka Ölünün üzerinden çıkan giysi.
sömelek Küçük bebek, kundaktaki bebek.
söykenmek yaslanmak
sultanı kiraz Kiraz
sülük salyangoz
sündürüm Yapılarda karşıdan karşıya uzatılan ağaç.
süngüç İşaret parmağı ile baş parmağın uçları arasındaki uzaklık
sürek sürülmüş tarla
süven Küçük ağaç direk.
süyük çatının uç noktası
Ş

şapcak süs kabağının oyularak, su kabı olarak kullanılması
şaplak tokat, elle vurma (sille)
şavşırı Ters, eğri, düzgün olmayan
şek şek gonuşmak ters ters konuşmak
şelek yük
şıfan yulaf
şif pamuk kabuğu
şinik 8 kg. ağılığında tahıl alabilen ağırlık ölçüsü. Kilenin(iki tenekenin) ¼ ü
şire tatlı
şivşirmek kışkırtmak
T

tahra Çalı kesmek için kullanılan kesme aleti
taka Çardak
takda delen Ağaçları delerek içindeki böcekleri yiyen bir kuş türü.
tamaş etmek seyretmek
tandır Üzerinde çörek pişirilen yassı taş.
tangazak kuru, kurumuş
tangrı canını ala Allah canını alsın
tantana Boş laf.
tapandan gelik öküz gibi Genellikle yorgun olmayıp da, yorgunmuş gibi davranan veya yersizce uzanan kimseye söylenir.
tarana firii Tarhananın tam kurumamış, yarı kurumuş hali.
tarkan tarkan yarılmak Toprağın kuruyarak büyük büyükyarılması.
tarpadan aniden
taşgala Alaya almak, dalga geçmek.
taşgalıya almak Alaya almak
tavatır güzel
tavlak ceviz
teccel sakar
teh Güzel olmuş anlamında kullanılan bir söz.
teleme Keçi, koyun, inek gibi hayvanların çiğ sütünden incir sütüyle mayalanan yiyecek.
teltik bir adı var söylemesi zor ismi olan bir kişi.
tengi terezi düzenli, ucu ucuna
terbiye tarlasından geçmemiş Toplum kurallarına ve adetlerine uymayan kimseye denir. (Uyumsuz, ukala kimselere)
tesbi gılii Tesbi ağacının tohumu.
tesbi Bir maki türü.
teserleme Örnek vermek
teşt leğen
tetiri maki türü tohumu sumak
tevek üzüm bağı
tevir çeşit
tılısımı kırılmak İştahının kaçması, isteğinin gitmesi.
tıngırık Ortası delik, metal altlık.
tınsırık hapşırmak
tırıp Çok var anlamında kullanılır.
tırpan Tahradan ucu daha uzun kesme aleti.
tinkmek sekmek
tintirik parmak sopası, fiske
tirşik Yabani pancar çorbası.
tiyara uçak
tokaç Çamaşır yıkarken çamaşırlara vurmak için kullanılan biçimli sopa.
tomatis mancası domates salatası
tomus Temmuz
toscu Değirmen işleten, değirmenci.
töde Fidanların çevresinin çalılarla örülmesi.
tumdurmak Bir kişiyi suya batırmak.
tusbaa baarsılığı Yabani olarak yetişen, çiçekleri olan bir ot.
tusbaa kaplumbağa
tusmuk küçük odun kökü parçası
tuulu, tülü Saçı karışık, daha çok sevgi maksadıyla küçük çocuklar için kullanılır
tük Soğan tohumluğu.
U

ufra Hamura kıvam veren un.
ulama Bezden dokunmuş yolluk
umsuluk Bunalmak, sıkıntıya düşmek.
unnuk Un öğütmek için hazırlanmış buğday.
uruk guşu arı kuşu
uruplaa Çeyrek şinik
uunmak katıla katıla gülmek, aralıksız gülmek
uyluk bacak, bud
Ü

üçgül yonca
üfelemeç Yufka ekmek ufağı, yağ, şeker karışımı yemek.
üfürümüssün mere Meğerse hafifmişsin, iyi değilmişsin.
ütmek yenmek
V

varan gelen Dokuma tezgahlarındaki kalınca sopa.
varınşık varınca
velvele gürültü, ortalığı karıştırmak
vıcık Bir kuş çeşidi.
vırtgel Dokurcun oyununda her oynamada taş alma durumu
vıttırı vızzık Hiç önemi yok
vıykırmak bağırmak
vızzık izmarit
Y

yaalık eşarp
yaba Saman atmakta kullanılan tahta kürek
yalbırdak Çıplak
yalpalamak sendelemek
yamıktırmak çökertmek
yanaz Şap, şapşal, ters, ters hareket eden kimse.
yannık yayık
yazlak Yazın serinlemek için gidilen geçici ev.
yemşen alıç ağacına benzer yabani yemişleri olan bir ağaç.
yetik Olgunlaşmış, yenecek hale gelmiş meyve veya sebzeye için kullanılır.
yiyen yeğen
yörebi aamak Yokuşa başlamak.
yörep yokuş
yuva eee! Aşırıya kaçan davranışlarda söylenir.
yüklük Yatak konulan yüksek yer.
yülemek keskinleştirmek
Z

zavara Değişik tahıllardan öğütülmüş hayvan yemi.
zavırlamak Kızmak, payını vermek, paylamak.
zehmeri Karakış
zerzambıl Büyük yer altı mağarası.
zıbarmak ölmek zahar herhalde, galiba
zıkımın dibi zakkumun (cehennem içeceğinin koyu yeri) dibi
zırnık zerre
zıypınmak Kaymak, isteyerek kaymak
zibidi Boşu boşuna gezen.
zibil, zibillik hayvan gübresi, gübreliği
zillemek filizlemek
zincar Dikenlik
ziv ziv gezmek Boşu boşuna gezmek.
ziyakıl getmek Aşırı yorgunluktan (yarı baygın şekilde) uyuyakalmak.
zobu işe yaramaz
zomp Kullanılmak üzere kesilmiş düzgün, biçimli kalın ağaç.
zomzalak ağaç türü
zopur Aniden gelip geçen yağmur.
zopzopu Gaco, hoyratça hareket eden genç
zorlu olmuş Güzel olmuş
zorsunmak Zor zannetmek, erinmek.
zoruna getmek alınmak
zumzuk yumruk
zupban Kuş türü.
züpbe Geveze, soytarı.

giresun çamoluk bayır köyü

ağa : (eskiden) baba

ahpun : gübre mayıs

ahtaraç : yufka pişerken çevirmede kullanılan, ucu düz oklava

alaca : ahşap bahçe kapısı

alacalık : yeni doğan danaların tutulduğu yer

alaçık : yaylalarda gölgelik veya yağmurdan Sığınmak içinyapılan, 4 direk üzeri çardak

gibi kapalı yer

andır : pis kötü şeyler için kullanılır

avar(a)e : boş oturmak işi olmamak

ayruk : bir çeşit yonca benzeri

bakraç : bakır kap

basmaca : kapuska yemeği

bibi : hala

boca etmek : birbirine karıştırmak , bocalamak , garmak

bohça : eskiden yolcuların yanında taşıdıkları

eşyaları bir büyük beze sarmaları şekli

bohoru : evin bacası

bostan : sebze bahçesi (havuç)

böğelek(boğalak) : bir tür at sineği

böğrülce : fasulye

bömahre : namahrem

budama : kuşkonmaz

bük : tarıma uygun olmayan ağaçlık bayır

cecim : bir nevi kilim

cer : arının küçüğü

çağ : zaman , vakit

çapula : gabaralı (bir çeşit raptiye) ayakkabı

çaput : bez parçası

çar : çarsaf

çarık : deriden yapılma ayaklık (ayakkabı yerine

eskiden kullanılırdı

çarıklar : tokalı çarık : kayış tokası gibi tokası

bulunan

çemiç : dutun , üzümün güneşte kurutulmuş hali

çiğit : tane, fasulye tanesi , zeytin çiğiti

çimmek : yıkanmak , yunmak

çir : (güneşte) kurutulmuş meyve

çit : başörtüsü

çul : elbise

dialik : eskiden erkeklerin giydiği, kıç tarafı

oldukça bol , dış kısmından aşağısı dar

bir çeşit pantalon

dink : bulgurluk buğdayon işlendiği değirmen.

döğen : eskiden tarladan toplanan buğday,

harmanı üstündeki düz yere yayılırdı.

Sonra altı keskin çakıl taşlarıyla çakılı

bir tahtaki döğen denir, 1 veya 2 öküz bu

tahtaya boyundurukla bağlanırdı ve bu

döğenin üzerine de bir adam çıkardı hem

ağırlık olsun hem de öküzleri sürsün

diye. Bu şekilde saatlarce buğdayın

üzerinde dolaşılır, böylece buğday

sapından ayrılmış olurdu.

döğmeç : ekmeğin ufak parçalara bölünüp, yağda

yumurta karrıştırılarak pişirilmesi

düremeç : ekmek içine çükelik konulup elde sıkılarak

yenmesi

düve : bir yaşındaki dişi inek yavrusu

ecük : azıcık , birazcık

eğiş : tekne içindeki hamuru kazımada kullanılan

alet

eğriyanı(u)ç : yengeç

ele-sefiye : öylesine, sıradan (elesefiye iş yapmak

istemiyerek öylesine yapmak)

emmi : amca

eniş : yokuş aşağı iniş

erteşmek : kadın ve erkeğin cinsel ilişkiye girmesi

farşa : kötü kadın , fahişe

fes : kadınlarımızın başlarındaki süs eşyası

fetir : bir çeşit kalın yapılan köy ekmeği

fırıç : armutun yendikten sonraki kalan kısmı

fıtı : ince bulgur

fiğ : mercimek tanesine benzer yem bitkisi

fişgem : kaynatılan dutun posası

gatıh : ayran

gabara : bir çeşit kalın raptiye

garmak : bocalamak , karıştırmak

gelüç : orak

gendime : (umum türkçede) yarma

getne : set halinde düzenlenen bahçe

geven : köklü bir ot dikenli hayvan yemi

girebi : ucu çatallı (dal budamak için) ufak balta

gödük : 4 veya 5 kg ağırlığındaki ölçü kabı

gön : deri (özellikle öküz derisi)

göze : pınar , suyun kaynakta çıktığı yer

gücük : küçük , ufak

gütmek : çobanın davarı sürmesi, otlatması v.s.

güz : sonbahar



hacat : kazma,kürek ve diğer aletlerin genel adı

hala : teyze

hapenk : kapak , ambar kapağı

har : ateş

harer : saman taşımak, ceviz doldurmak için

kendirden yapılan büyük çuvallar

hark (ark) : tarlaları sulamak için dereden tarlaya

doğru bağlanan su yolu

hark (?) : intikam

harus : ekilmeyen tarla

haşıl : gendime (yarma)dan yapılan sulu yemek

havuç : sebze bahçesi (bostan)

hayat : giriş , hol , sofa

haz : köylerde; yağ,peynir,yoğurt gibi şeyler

yapılırken; her köylü sırayla diğerlerinden

ellerindeki günlük sütü toplar, kullanır

ihtiyacını giderir.Herkesden toplanan süt

ölçülerek alınır ki hak geçmesin.Ölçüm işi

bir sopayla yapılır. Bu sopa kazanın içine

sokulur. Sütün seviyesi çizilir ve böylece

alınan miktar belli olur. Ölçmede

kullanılan bu sopaya haz denir.

herle : dutun kaynatılıp pestil yapılması

sırasında, şıraya hamur katıması hali

herk : nadas

hernük : toprağın ekilecek kıvama gelmesi hali

(yağmurun yağıp toprağın yumuşaması hali)

hevlek : tarlalara bölüm bölüm dikilmiþ ürünün

sulanabilmesi için her bölüm arasında su

yolları yapılır. Su bu yoldan akarken

sulanacak bölümün giriş yolu açılır.

Sulandıktan sonra kapanır, diğer bölümün

girişi açılır.Böylece bütün bölümler sırayla

kontrol altında sulanır.Bu bölümler

arasındaki su yollarına denir.

hışır : yorgun , bitkin , perişan

hinik : sümük

hinikli : sümüklü

hurç : kendirden yapılma , iki tarafı torba gibi

olup , atın üstüne konan bir tür heybe

huul : genelde çocuk çobanların yaptığı, etrafı

taş, üstü gelende çalılarla kapanan çoban

barınağı

ırgalamak : meyve ağacını sallamak

kabarcık : yağda kızartılan hamurun şerbete

batırılması ile yapılan tatlı

kağıt içi : renkli tülbent (şimdi adı yazma)

kaş : semerde, ipin dolandığı öndeki tahta

karacuk : soğan tohumu (tıska)

kara livink : diken diplerinde yetişen bir bitki

parhaç : bakraç , kap

patik : patates

peyke : evde, odalarda tabandan yaklaşık 20 cm

yükseklikte , birbuçuk metre eninde odanın

3/1 ini kaplayan , L şeklinde ,oturulan ,

gerektiğinde yatak serilen kısım

pişi : hamurun oklava ile açılıp yağda

kızartılması (sade veya peynirli)

sahan : çinko/aluminyum tas

samı : ulut dalını bir parmak genişliğinde ısıtıp

eğerek U şekline getirilmiş hali

boyunduruğu tutturmak için yapılır.

sayacık : bir köy oyunu

seğirtmek : çok acele etmek (ör.: seğirt seğirt ! - çabuk yetiþ ! )

sement : hamur açmada kullanıılan uzun sofra

sırım : deriden yapılan ince deri ip

sicim : ip

sitil : kova

şıp şıp : çabuk çabuk

şire(şıra) : kaynamış dut

tastar : sacda şişen ekmeğin şişirme sırasında

yığıldığı örtü

tekne : hamur yuğurma kabı

tembelüt : ata veya katıra yükün yüklenip, üstünede

sürücünün binmesi

terek : kap kacak rafı

testi : çamaşır yıkama ve içinde yıkanmak için

kullanılan leğen

tez : çabuk , acele

tırlamak : amel olmak (hastalık)

tıman : bayanların giydiği şalvar pantalon ? ? ? ?

tıska : soğan tohumu (karacuk)

torhatma : yeni doğurmuş ineğin, ilk sütünden yapılan

bir çeşit tatlı

tuluh : yayık

ufak : yağmurla birlikte (selle) ırmağa karışıp

gelen odun parçaları

ulut : ağaç, meyvesi zeytin gibi yuvarlak ve çiğitli

ufalayarakta yeniyor

yal : kepeğin sulandırılmasıyla yapılan hayvan

yemeği

yaluz : yanlız

yar : sevgili

yar : uçurum

yazı : köyün yukarısnıda bulunan mevki tarlaların

genel adı

yazma : renkli tülbent (kağıt içi)

yuha : ince / sığ

yumak : yıkamak

yunmak : yıkanmak, çimmek

yüklük : odanın bir köşesinde yığılan yatak örtü

çarşaf tipi şeyler

zahra : tarladan toplanmış buğday

Kaynak: Turgay Topal