16 Şubat 2011 Çarşamba

giresun çamoluk bayır köyü

ağa : (eskiden) baba

ahpun : gübre mayıs

ahtaraç : yufka pişerken çevirmede kullanılan, ucu düz oklava

alaca : ahşap bahçe kapısı

alacalık : yeni doğan danaların tutulduğu yer

alaçık : yaylalarda gölgelik veya yağmurdan Sığınmak içinyapılan, 4 direk üzeri çardak

gibi kapalı yer

andır : pis kötü şeyler için kullanılır

avar(a)e : boş oturmak işi olmamak

ayruk : bir çeşit yonca benzeri

bakraç : bakır kap

basmaca : kapuska yemeği

bibi : hala

boca etmek : birbirine karıştırmak , bocalamak , garmak

bohça : eskiden yolcuların yanında taşıdıkları

eşyaları bir büyük beze sarmaları şekli

bohoru : evin bacası

bostan : sebze bahçesi (havuç)

böğelek(boğalak) : bir tür at sineği

böğrülce : fasulye

bömahre : namahrem

budama : kuşkonmaz

bük : tarıma uygun olmayan ağaçlık bayır

cecim : bir nevi kilim

cer : arının küçüğü

çağ : zaman , vakit

çapula : gabaralı (bir çeşit raptiye) ayakkabı

çaput : bez parçası

çar : çarsaf

çarık : deriden yapılma ayaklık (ayakkabı yerine

eskiden kullanılırdı

çarıklar : tokalı çarık : kayış tokası gibi tokası

bulunan

çemiç : dutun , üzümün güneşte kurutulmuş hali

çiğit : tane, fasulye tanesi , zeytin çiğiti

çimmek : yıkanmak , yunmak

çir : (güneşte) kurutulmuş meyve

çit : başörtüsü

çul : elbise

dialik : eskiden erkeklerin giydiği, kıç tarafı

oldukça bol , dış kısmından aşağısı dar

bir çeşit pantalon

dink : bulgurluk buğdayon işlendiği değirmen.

döğen : eskiden tarladan toplanan buğday,

harmanı üstündeki düz yere yayılırdı.

Sonra altı keskin çakıl taşlarıyla çakılı

bir tahtaki döğen denir, 1 veya 2 öküz bu

tahtaya boyundurukla bağlanırdı ve bu

döğenin üzerine de bir adam çıkardı hem

ağırlık olsun hem de öküzleri sürsün

diye. Bu şekilde saatlarce buğdayın

üzerinde dolaşılır, böylece buğday

sapından ayrılmış olurdu.

döğmeç : ekmeğin ufak parçalara bölünüp, yağda

yumurta karrıştırılarak pişirilmesi

düremeç : ekmek içine çükelik konulup elde sıkılarak

yenmesi

düve : bir yaşındaki dişi inek yavrusu

ecük : azıcık , birazcık

eğiş : tekne içindeki hamuru kazımada kullanılan

alet

eğriyanı(u)ç : yengeç

ele-sefiye : öylesine, sıradan (elesefiye iş yapmak

istemiyerek öylesine yapmak)

emmi : amca

eniş : yokuş aşağı iniş

erteşmek : kadın ve erkeğin cinsel ilişkiye girmesi

farşa : kötü kadın , fahişe

fes : kadınlarımızın başlarındaki süs eşyası

fetir : bir çeşit kalın yapılan köy ekmeği

fırıç : armutun yendikten sonraki kalan kısmı

fıtı : ince bulgur

fiğ : mercimek tanesine benzer yem bitkisi

fişgem : kaynatılan dutun posası

gatıh : ayran

gabara : bir çeşit kalın raptiye

garmak : bocalamak , karıştırmak

gelüç : orak

gendime : (umum türkçede) yarma

getne : set halinde düzenlenen bahçe

geven : köklü bir ot dikenli hayvan yemi

girebi : ucu çatallı (dal budamak için) ufak balta

gödük : 4 veya 5 kg ağırlığındaki ölçü kabı

gön : deri (özellikle öküz derisi)

göze : pınar , suyun kaynakta çıktığı yer

gücük : küçük , ufak

gütmek : çobanın davarı sürmesi, otlatması v.s.

güz : sonbahar



hacat : kazma,kürek ve diğer aletlerin genel adı

hala : teyze

hapenk : kapak , ambar kapağı

har : ateş

harer : saman taşımak, ceviz doldurmak için

kendirden yapılan büyük çuvallar

hark (ark) : tarlaları sulamak için dereden tarlaya

doğru bağlanan su yolu

hark (?) : intikam

harus : ekilmeyen tarla

haşıl : gendime (yarma)dan yapılan sulu yemek

havuç : sebze bahçesi (bostan)

hayat : giriş , hol , sofa

haz : köylerde; yağ,peynir,yoğurt gibi şeyler

yapılırken; her köylü sırayla diğerlerinden

ellerindeki günlük sütü toplar, kullanır

ihtiyacını giderir.Herkesden toplanan süt

ölçülerek alınır ki hak geçmesin.Ölçüm işi

bir sopayla yapılır. Bu sopa kazanın içine

sokulur. Sütün seviyesi çizilir ve böylece

alınan miktar belli olur. Ölçmede

kullanılan bu sopaya haz denir.

herle : dutun kaynatılıp pestil yapılması

sırasında, şıraya hamur katıması hali

herk : nadas

hernük : toprağın ekilecek kıvama gelmesi hali

(yağmurun yağıp toprağın yumuşaması hali)

hevlek : tarlalara bölüm bölüm dikilmiþ ürünün

sulanabilmesi için her bölüm arasında su

yolları yapılır. Su bu yoldan akarken

sulanacak bölümün giriş yolu açılır.

Sulandıktan sonra kapanır, diğer bölümün

girişi açılır.Böylece bütün bölümler sırayla

kontrol altında sulanır.Bu bölümler

arasındaki su yollarına denir.

hışır : yorgun , bitkin , perişan

hinik : sümük

hinikli : sümüklü

hurç : kendirden yapılma , iki tarafı torba gibi

olup , atın üstüne konan bir tür heybe

huul : genelde çocuk çobanların yaptığı, etrafı

taş, üstü gelende çalılarla kapanan çoban

barınağı

ırgalamak : meyve ağacını sallamak

kabarcık : yağda kızartılan hamurun şerbete

batırılması ile yapılan tatlı

kağıt içi : renkli tülbent (şimdi adı yazma)

kaş : semerde, ipin dolandığı öndeki tahta

karacuk : soğan tohumu (tıska)

kara livink : diken diplerinde yetişen bir bitki

parhaç : bakraç , kap

patik : patates

peyke : evde, odalarda tabandan yaklaşık 20 cm

yükseklikte , birbuçuk metre eninde odanın

3/1 ini kaplayan , L şeklinde ,oturulan ,

gerektiğinde yatak serilen kısım

pişi : hamurun oklava ile açılıp yağda

kızartılması (sade veya peynirli)

sahan : çinko/aluminyum tas

samı : ulut dalını bir parmak genişliğinde ısıtıp

eğerek U şekline getirilmiş hali

boyunduruğu tutturmak için yapılır.

sayacık : bir köy oyunu

seğirtmek : çok acele etmek (ör.: seğirt seğirt ! - çabuk yetiþ ! )

sement : hamur açmada kullanıılan uzun sofra

sırım : deriden yapılan ince deri ip

sicim : ip

sitil : kova

şıp şıp : çabuk çabuk

şire(şıra) : kaynamış dut

tastar : sacda şişen ekmeğin şişirme sırasında

yığıldığı örtü

tekne : hamur yuğurma kabı

tembelüt : ata veya katıra yükün yüklenip, üstünede

sürücünün binmesi

terek : kap kacak rafı

testi : çamaşır yıkama ve içinde yıkanmak için

kullanılan leğen

tez : çabuk , acele

tırlamak : amel olmak (hastalık)

tıman : bayanların giydiği şalvar pantalon ? ? ? ?

tıska : soğan tohumu (karacuk)

torhatma : yeni doğurmuş ineğin, ilk sütünden yapılan

bir çeşit tatlı

tuluh : yayık

ufak : yağmurla birlikte (selle) ırmağa karışıp

gelen odun parçaları

ulut : ağaç, meyvesi zeytin gibi yuvarlak ve çiğitli

ufalayarakta yeniyor

yal : kepeğin sulandırılmasıyla yapılan hayvan

yemeği

yaluz : yanlız

yar : sevgili

yar : uçurum

yazı : köyün yukarısnıda bulunan mevki tarlaların

genel adı

yazma : renkli tülbent (kağıt içi)

yuha : ince / sığ

yumak : yıkamak

yunmak : yıkanmak, çimmek

yüklük : odanın bir köşesinde yığılan yatak örtü

çarşaf tipi şeyler

zahra : tarladan toplanmış buğday

Kaynak: Turgay Topal

Hiç yorum yok: